Erkeklerin korkulu rüyası haline gelen prostat, sık sık tuvalete gitme ihtiyacıyla kendini belli ediyor. Günlük hayatı olumsuz etkileyen prostat, tedavi edilmediğinde ise çok daha ciddi problemlere yol açıyor. Avrasya Hastanesi’nden Üroloji Uzmanı Op. Dr. Arman Çitçi, prostat kanseriyle ilgili bilinmesi gerekenleri anlatıyor.
Erken teşhis edilmeyen prostat çevre dokulara sıçrayabilir
Prostat, ortasından idrar yolu geçen ve meninin akışkanlığını sağlayan bir salgı bezidir. İdrar yolunu tıkayan her türlü problem prostatta sorun çıkarmaktadır. Salgılamayı yapan hücrelerden ve bunlara ait destek çevre dokusundan meydana gelen prostatta hücrelerin anormal gelişmesi sonucunda kanser oluşur. Erken dönemde tanı konamadığı takdirde prostat kanseri lenf ve kan damarları yoluyla çevre dokulara yayılabilir.
Her 6 erkekten 1’inde prostat kanseri riski bulunuyor
Her erkeğin prostat kanserine yakalanma riski görmezden gelinmeyecek kadar fazla. Sayılara baktığımızda ise dünyada her 3 dakikada bir kişiye prostat kanseri tanısı konurken, 14 dakikada bir de prostat kanserine bağlı yaşam kayıpları görülmektedir. Genellikle orta yaşın üstündeki erkeklerin hastalığı olarak bilinen prostat kanserini erken teşhis etmek için 40 yaşını geçmiş her erkeğin yılda bir kez ürolog muayenesinden geçmesi gerekir.
Prostat kanserinin belirtiler
- Sık sık idrara çıkma,
- İdrar yaparken zorlanma,
- İdrarın kısık kısık gelmesi,
- Gece sık sık idrar yapma ihtiyacı hissetme,
- İdrarını yapsa da tam olarak yapamama hissi,
- Ereksiyon zorluğu,
- İdrarda görülen kan,
Tüm bu belirtilerin başka bir hastalığın belirtisi olabileceği gibi prostat kanserinin tanısında erken teşhis için oldukça önemlidir. Haliyle bu semptomların hangi hastalık ile ilgili olduğu anlamak için bir üroloğun muayenesi şarttır.
Kimler risk altında?
Prostat kanserinin belli bir risk faktörü olmasa da bilim çevresinin ortak kabul ettiği bazı etkenler vardır. Bunlar;
- İleri yaş. Özellikle de 40 yaşın üstündekiler bu hastalık için en riskli gruptur. Prostat kanseri 40 yaşın altındaki erkeklerde nadir olarak görülür.
- Genetik faktörler de risk faktörleri arasında sayılmaktadır. Ailesinde özellikle de birinci derece akrabalarda görülen vakalar genetik bir miras olarak kalabilir.
- Diğer bir faktör ise ırktır. Genellikle Afrikalı erkeklerde beyaz ve Asyalı erkeklere nazaran daha fazla görülmektedir.
Prostat kanserinde tanı süreci
Prostat kanseri teşhisi prostattan alınan iğne biopsisi ile patolojik değerlendirme sonucunda konulmaktadır. Genellikle kandaki PSA düzeyine göre bir tanı koymak mümkün olsa bu düzeyin düşük olması o kişinin prostat kanseri olmadığını göstermeyeceği gibi, yüksek olması da kesin olarak kansere işaret etmez. Bunun yanında parmakla muayene ile sağlıklı bir tanı koymak mümkün hale gelir. PSA değerinde sınır 4 ng/ml olarak düşünülse bile, günümüzde birçok merkezde 2.5 ng/ml değerinin üstünde dikkatli davranılarak, alt değerlendirmeler ile prostat biopsisi önerilebilmektedir.
Prostat kanseri tedavi edilebilir mi?
Prostat kanseri tedavisinde kanserin büyüme hızı, hastanın genel sağlık durumu ve uygulanacak tedavinin etkinliği kapsamında bir yol izlenmektedir. Eğer prostat kanseri erken bir evrede teşhis edildiyse takip önerilmektedir. Bu noktada en etkili yöntem ise cerrahi uygulamalardır. Cerrahi yöntemde amaç prostatın tamamının alınmasıdır. Uygun vakalarda ise prostat çevresinde bulunan ve peniste sertleşmeye yardımcı olan sinirler korunabilir.
Prostat kanserini önlemek mümkün mü?
- Birçok hastalıkta olduğu gibi prostat kanserinde de yaşam düzeninin değiştirilmesi ve beslenme önemli bir rol oynuyor.
- Bu konuda yapılan birçok araştırmaya göre domatesin içinde bulunan lycopene maddesi prostat kanseri riskini %15’e kadar azaltıyor.
- Bunun dışında soya fasulyesi vücudumuzdaki estrojene benzer bir madde olan phytoestrogen bitkisel maddesini içeriyor. Aynı şekilde kanser riskini düşürdüğü araştırmalarca kanıtlanmıştır.
- Balık yağı, Omega 3, vitamin ve mineral takviyeleri de prostat kanseri için koruyucu önemler arasındadır.