15-16 Haziran işçi direnişinin 52. yılı panelle anıldı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 15-16 Haziran işçi direnişinin 52. yıl dönümünde “İzmir’de Sınıf Hareketleri” paneli düzenledi. Panelin açılışında konuşan Başkan Tunç Soyer ülkedeki ekonomik krize değinerek, “Yaşadığımız adaletsizlik karşısında yapabileceğimiz tek bir şey var. Örgütlenmek ve aramızdaki dayanışmayı büyütmek. Bu ülkedeki gidişatı hep birlikte iyileştirmek mecburiyetindeyiz” dedi.
İzmir Büyükşehir Belediyesi kent kültürüne sahip çıkmaya devam ediyor. Türkiye tarihindeki en büyük işçi eylemlerinden 15-16 Haziran direnişinin 52’nci yıl dönümünde İzmir Büyükşehir Belediyesi Kent Arşivi ve Müzeler Şube Müdürlüğü, “İzmir’de Sınıf Hareketleri” paneli düzenledi. Kültürpark İsmet İnönü Sanat Merkezi’nde İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in ev sahipliğindeki panele, Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı, İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Vekili Barış Karcı, sendika temsilcileri ve çok sayıda işçi katıldı.
“Tarihte önemli bir adım”
Panelin açılış konuşmasını yapan Başkan Tunç Soyer, 15-16 Haziran’ın Türkiye işçi sınıfının mücadele tarihinde dönüm noktası olduğunu, 22 Ocak 1980 Tariş direnişinin ise hükümetin kadrolaşma ve emekçilerin hakkını gasp etme girişimine karşı işçilerin attığı bir diğer tarihi adım olduğunu söyledi. Başkan Tunç Soyer kısa sürede İzmir geneline yayılan Tariş direnişinin, örgütlü işçi hareketinin, tüm emekçiler üzerindeki etkisini göstermesi yönüyle özel bir öneme sahip olduğunu da vurguladı.
Direniş ruhunun heyecanına ihtiyaç duyuyoruz
Başkan Tunç Soyer, “Bu yıkım şüphesiz yalnızca ekonomik krizle, derinleşen yoksulluk, artan işsizlik ve emek sömürüsü ile de açıklanamaz. Bugünkü ağır tablonun adını doğru koymak gerekiyor. Tek adam sistemi. Bu sistem, milyonlarca işçi ve emekçinin cebinden alınıp bir avuç oligarkın, beşli çetelerin cebine yapılan servet transferi anlamına geliyor. Hukuku evrensel ilkelerle değil, kendi keyfine göre yorumlayan siyasal bir düzeni tarif ediyor. Bu sistem, demokrasi, emek ve özgürlük mücadelesini yürütenlere devletin tüm aygıtları ile hukuksuzca saldırmayı esas alıyor. İşte tam da bu nedenle bugün 15-16 Haziran ve Tariş direniş ruhunun, toplumda yarattığı heyecana ve hareketliliğe çok fazla ihtiyaç duyuyoruz” dedi.
“Örgütlenmek ve aramızdaki dayanışmayı büyütmek zorundayız”
Siyasal ve ekonomik krizin faturasının, bugün çoğunluğu açlık sınırının altına çalışmak zorunda bırakılan işçi ve emekçi sınıfa ödetildiğine dikkat çeken Başkan Soyer, “Utanarak söylüyorum ancak insanlar artık gerçekten aç. Evine ekmek götüremiyor. Hal böyleyken, yaşadığımız adaletsizlik karşısında yapabileceğimiz tek bir şey var. Örgütlenmek ve aramızdaki dayanışmayı büyütmek.. Burası bizim ülkemiz, vatanımız. Bu ülkedeki gidişatı hep birlikte iyileştirmek mecburiyetindeyiz. Bu hususta siyasi partiler kadar sendikalara, işçi ve emekçi sınıfının topluma öncülük edecek mücadele birliğine ihtiyacımız var” diye konuştu.
“Umudumuz büyütüp yepyeni bir ülkeyi hep beraber kuracağız”
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin emeği en yüce değer olarak gören bir anlayışla çalıştığına dikkat çeken Soyer, şunları söyledi: “Göreve geldiğimizden bu yana işçi arkadaşlarımız ve sendikalarımız ile sürekli diyalog halindeyiz. Kendi imkânlarımız ölçüsünde, çoğunlukla da şartlarımızı zorlayarak belediye bünyesindeki tüm işçilerimizin, emekçi arkadaşlarımızın koşullarının eşitlenmesi için yoğun bir çaba harcıyoruz. Bunu, burada olan arkadaşlarımız çok iyi biliyor ve görüyor. Emeğin gasp edilmediği ve adaletin ayaklar altına alınmadığı bir memleket için var gücümüzle mücadele etmeye devam edeceğiz.”
“Türkiye işçi sınıfı kendisi için de bir sınıf olduğunu ortaya koydu”
Başkan Soyer’in konuşmasının ardından panele geçildi. Panelin Moderatörü Doç. Dr. Melda Yaman, çok önemli bir tarihi andıklarını belirterek, “Çünkü kendiliğinden bir hareket değil. DİSK’in örgütlediği bir hareket. 15-16 Haziran’da Türkiye işçi sınıfı kendisi için de bir sınıf olduğunu ortaya koydu. Yarını kendi eliyle kuracağını gösterdi. Bu dünyayı değiştirmenin öncüsü ve önderi olabileceğini gösterdi” dedi.
Çerkezoğlu, “Kentin direnişi ulusa yayıldı”
DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu ise işçi sınıfı hareketlerinin önemine değinerek, şunları anlattı: “Bugün ülkeyi yöneten siyasi iktidar son derece bilerek ve isteyerek ülkenin bütün değerlerini, birikimlerini ortadan kaldırmaya çalışıyor. Demokrasinin tüm kırıntılarının ortadan kaldırıldığı, tek bir kişinin ağzından çıkan sözün doğru sayıldığı bir Türkiye yaratmaya çalışıyorlar. Bizi açlığa, yoksulluğa mahkum eden, yüksek enflasyon, hayat pahalılığı karşısında artık sadece yoksullukla değil açlıkla mücadele ettiğimiz, gençlerimizin işsizlikle geleceklerinin karartıldığı, bu ülkenin bütün kaynaklarının üç beş kişiye peşkeş çekildiği, bütün politikaları, yoksuldan alıp zengine vermek olarak belirlendiği süreçte 15-16 Haziran direnişi bize önemli dersler veriyor. Yolumuzu aydınlatıyor.”
İzmir’in yeri ayrı
Konuşmasında İzmir sınıf hareketleri açısından ülke genelinde çok özel bir yere sahip olduğunu da ekleyen Çerkezoğlu, “İkinci meşrutiyetin ilanından sonra İzmir sınıf hareketinin önemli merkezi oldu. DİSK’in tarihi açısından da İzmir özel bir yere sahip. Bugün de DİSK’in bayrağı İzmir’deki en yüksekte ve en güçlü biçimde dalgalanmaya devam ediyor. Tüm zorluklara ve baskılara rağmen, emeğimize ve ekmeğimize hep birlikte sahip çıkmaya devam edeceğiz” dedi.
Araştırmacı Gazeteci Mehmet Şakir Örs de İzmir’de sınıf mücadelelerine yönelik değerlendirmelerde bulundu.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı