Yapılan bir araştırma ile internet kullanımının bilgiyi hafızada tutma ihtiyacını azalttığı sonucuna varıldı. Ancak Karar Destek Sistemleri Uzmanı Prof. Dr. Güner Gürsoy konuya ilişkin yaptığı değerlendirmede, internet kullanımının insan zihnini serbest bırakarak kapasitesini daha yoğun olarak düşünmeye yönlendirdiğini ifade etti.
Günümüzde bilgiye ulaşmak amacıyla interneti yoğun olarak kullanıyoruz. Ancak bilgi ararken hafızamızı taramak ve farklı bir bilgi kaynağı kullanmak yerine interneti tercih etmenin bilişsel performansımızı nasıl etkilediği merak konusu. Bu kapsamda Memory Dergisi’nde yayımlanan araştırma, internete olan bağımlılığı bir kere daha gözler önüne serdi.
Araştırmada iki gruba ayrılan katılımcılara cevaplamaları için bazı sorular verildi. Gruplardan birinde soruları cevaplamak için interneti kullanmaları istendi. Diğer grup ise soruları geçmiş bilgilerine dayanarak cevapladı. Ardından iki gruba da ilkine göre daha kolay sorular yöneltildi ve bunları istedikleri şekilde cevaplamalarına izin verildi. İlk soruda internetten yardım alan grubun diğer soruda da interneti daha yüksek oranda kullanmayı tercih ettiği anlaşıldı. Ayrıca bu katılımcılar sonra verilen soruları cevaplarken sorular üzerinde daha az düşündü, başka bir deyişle geçmiş bilgilerini taramak için daha az zaman ayırdılar.
Bu sonuçla bilginin elektronik ortamda ulaşılabilir olması durumunda, bilgiyi hafızamıza kaydetmeye daha az ihtiyaç duyduğumuz ortaya konuldu. Ancak Karar Destek Sistemleri Uzmanı ve İstanbul Okan Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Güner Gürsoy konuya ilişkin yaptığı değerlendirmede, internet kullanımının insan zihnini serbest bırakarak kapasitesini daha yoğun olarak düşünmeye yönlendirdiğini ifade etti.
‘İNTERNET BEYNİ SERBEST BIRAKIYOR’
“İnternete bağımlılık ve sorgulama insanların artık beyinlerinde pek çok şeyi tutmadığını, ezberlemediğini gösteriyor. Aslında bu beyni serbest bırakıyor” diyen Prof. Dr. Güner Gürsoy, “Beynin kapasitesini daha yoğun olarak düşünmeye ve bununla ilgili muhakeme yaparak doğru, farklı kararlar vermesini sağlıyor” dedi.
BİLGİYE NEREDEN ERİŞEBİLECEĞİNİN BİLİNMESİ YETERLİ
Prof. Dr. Güner Gürsoy, bu tür endişelerin basılı yayınların ilk çıktığı 16. yüzyılda da olduğunu kaydetti. O dönemde gazetelerin, kitaplar ve dergilerin insanları daha zora sokarak düşünmeyi azaltacağını söyleyenlerin bulunduğunu dile getiren Prof. Dr. Güner Gürsoy, “İnsanlarımıza düşünmeyi öğretmemiz lazım. İhtiyaç duyduklarında bakabilecekleri referansları nereden bulabileceklerini bilmeleri yeterli” şeklinde açıklamada bulundu.
PROBLEM ÇÖZME YETENEĞİ ÜZERİNDE ETKİLİ
Bu durumun problem çözme yeteneği üzerindeki etkisi hakkında konuşan Prof. Dr. Gürsoy, “Ben haber ve veriyi harici bellekte ne kadar tutabiliyorsam karar vermemde daha mantıklı hareket edebiliyorum. Aslında bilişim teknolojileri daha iyi düşünme ve muhakeme yapma yeteneği sağlıyor. İşlemleri farklılaştırmamıza da imkan sağlıyor. İnsanlar problem çözerken mental modolleri ile çözerler. Algoritmadır aslında bu. Mental modeller öğrenme, tecrübe, yaşam ve bilgi ile oluşur. Bir kişinin düşünme yeteneğini ne kadar geliştirirseniz o kadar doğru kararlar verebilir. Bu kararları verebilmesi içinse kafasının boş, odaklanabiliyor olması ama gerekli bilgiye de ulaşması lazım” dedi.
Bilginin özünün alındığında daha iyi kararlar verilebileceğini söyleyerek sözlerine devam eden Prof. Dr. Gürsoy şunları belirtti:
“Karar verme süreçlerinin daha kapsamlı, daha sorgulanabilir bir boyuta geldiğini düşünüyorum. Çünkü geldiğimiz noktada analitik esaslara dayalı sezgisel karar verebiliyor olmamız lazım. Analitik esas bilişim teknolojilerinden elde edilen veriyi işleme ile geliyor. Sezgi de bilgi ve tecrübeleri muhakeme ederek ortaya koymakla mümkün.”