Uzman Psikolog Arzu Hamurcu, depremin insanlarda oluşturduğu psikolojiyi atlatmanın en iyi yolunun sosyalleşmek olduğunu vurgulayarak, “Deprem konusunda korkularınız varsa bunu lütfen sevdiklerinizle paylaşın” şeklinde konuştu.
Kahramanmaraş merkezli deprem felaketi 10 ili yerle bir edip, 40 binden fazla can kaybına sebep olurken, depremzedeler de yaşadıkları fiziksel ve psikolojik travmayla mücadele etmeye çalışıyor. Vatandaşların depremden sonra 1 aylık süreç içerisinde korkularının ve kaygılarının azalmadığını fark ettiklerinde bir uzman tarafından psikolojik destek almaları gerektiğini ifade eden Uzman Psikolog Arzu Hamurcu, konuya ilişkin uyarılarda bulundu.
‘HALA KAYGI İÇİNDE OLMAK ÇOK NORMAL’
Uzman Psikolog, şunları söyledi:
“İnsanlarda çok yoğun bir kaygı olduğunu görmektesinizdir. Yani depremin bizzat yaşamamış, deprem bölgesinde olmayan, depremi hafif bir sarsıntıyla yaşamış çoğu insanın bile hala kaygı içerisinde olduğunu görüyoruz. Bu çok normal. Çünkü bu bizim ikincil travma dediğimiz bir durum. Depremi bizzat yaşamasa da, depremi bizzat deneyimlememiş olsa da dolaylı yoldan deneyimlemiş çoğu insanın yaşayacağı birçok belirti mevcut. Bu yaşanan kaygı ve üzüntüyü içimizde hissettiğimiz için bireysel olarak daha önceden yaşadığımız birçok olaya bağlı olarak farklı özellikler gösteriyor olabiliriz. Bu kaygılarımızı yönetebilmek açısından bu kaygıdan çok uzaklaşmak isteyebiliriz. Yani hiçbir haberi takip etmek istemeyebiliriz. Hiç kimse ile bu olay hakkında konuşmak istemeyebiliriz. Kendimizi deprem konusundan uzaklaştırmak isteyebiliriz. Farklı şeyler izlemek istiyor olabiliriz. Farklı paylaşımlarda bulunmak istiyor olabiliriz. Çünkü gerçekten uzaklaşırsak bu durumu kontrol altına alabiliriz diye düşünebiliriz. Bu durumdan almış olduğumuz psikolojik hasarı uzaklaşarak kontrol altına alabiliriz ya da tam tersiz ne kadar yakında olabilirsek bu durumu o kadar kolay atlatabiliriz diye düşünebiliriz. Buna bağlı olarak da sürekli deprem haberleri takip ediyor olabiliriz. İnsanlarla her an depremi konuşmak istiyor olabiliriz. Lambaları sürekli kontrol ediyor olabiliriz. Buna bağlı olarak birçok farklı noktada farklı hareketler sergiliyor olabiliriz.
‘PSİKOLOJİK DESTEK ÖNEMLİ’
Mesela uyku problemi bu konuda çok önemlidir. Ya çok fazla uyumak isteyerek, bu konudan uzaklaşmak isteyebiliriz ya da hiç uyumak istemeyebiliriz. Çünkü uyursak kontrol sağlayamayacağımızı düşünebiliriz. Bu tip davranışlar bizim bireysel olarak daha önceden yaşadığımız olaylara bağlı olarak farklı davranışlar gösterebilir. Bunların hepsi çok normaldir. Çünkü bunlar anormal bir döneme verdiğimiz normal tepkilerdir. Ortalama olarak 1 aylık bir dönemde bu belirtilerin hepsinin zamanla azalacağını ve zamanla daha az hasarla bu dönemden çıkacağımızı umuyoruz. Eğer 1 aylık bir süreçte zamanla kontrol etme dürtülerinizim ya da kendinizi konudan uzaklaştırma isteğinizin azalmadığını gözlemlerseniz o zaman bir psikolojik destek almanızda fayda var. En azından bu süreci daha rahat atlatabilmek adına daha uygun olur.”
‘KENDİNİZİ HİÇBİR ŞEY İÇİN SUÇLAMAYIN’
Bu dönemde sosyalleşmenin çok önemli olduğunu dile getiren Hamurcu, “Bu dönemde çok yoğun bir suçluluk duyuyor olabilirsiniz. ‘Rutinlerimize dönmek’ kelimesine çok sık şahit olmuşsunuzdur. Normal hayatımızda yaptığımız şeyleri şu anda yapıyor olmak size biraz lüks geliyor olabilir. Bu süreç uzun bir süreç ve biz depremzedelere gerçekten destek olmak istiyorsak, bizim öncelikle kendimize destek olmamız gerekiyor. Psikolojik olarak öncelikle kendimize öz bakım veriyor olmamız daha sonra da başkalarına daha yararlı olmamız gerekiyor. Bunu oksijen maskesini öncelikle kendimize takmamız gibi düşünebilirsiniz. Eğer biz kendimize iyi bakarsak, birbirimize daha iyi bakarız. O yüzden lütfen böyle dönemlerde kendinizi hiçbir şey için suçlamayın. Çünkü bu dönemde verdiğiniz savaşı kazanmak için en iyi yol. O yüzden kendinizi dinleyin. Duygularınıza alan açın. İhtiyaçlarınıza alan açın ve ne yapmak istiyorsanız, içinizden ne geçiyorsa onu yapın. Bu dönemde pek çok kendinizi kötü hissedeceğiniz paylaşımlar olabilir. Bunlardan bir süreliğine de olsa kendinizi uzaklaştırmanızı tavsiye ediyorum. Bu rutinlerinize dönün kısmı gündemi takip etmeyin anlamına gelmiyor. Çok fazla haber izlemek yerine biraz daha günlük yaşantınıza dönmenizi tavsiye edebilirim. Bu konuda duygularınıza ve ihtiyaçlarınıza alan açıp, neye ihtiyacınızın olduğuna yönelebilirsiniz. İşyerinizde çalışırken ya da derslerinize çalışırken mola verip, kendinizi birazda olsa o süreçten uzaklaştırarak, yakınlarınızla sevdiklerinizle konuşmaya sosyalleşmeye çok ihtiyacımız olacak. Özellikle deprem konusunda korkularını varsa bunu lütfen sevdiklerinizle paylaşın. İçinizde biriktirmeyin. Çünkü bu dönemde özellikle paylaşmak bizi bu ikincil travma dediğimiz durumdan daha da uzaklaştıracaktır. Travma sonrası herkes stres bozukluğu yaşamıyor. Doğru destek ve psikolojik kaynaklarla birlikte bu durumdan kurtulabiliriz” ifadelerini kullandı.