Devlet Tiyatroları Sanatçıları Derneği (DETİS), Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü’nün tüm yetkilerinin elinden alındığını, Kültür Bakanlığı’nın kararı sonrasında, atama, tayin, görev değişikliği, görevlendirme konularında hiçbir söz hakkı ve karar yetkisinin kalmadığını bildirdi.
Devlet Tiyatroları Sanatçıları Derneği (DETİS), Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü’nün tüm yetkilerinin elinden alındığını, Kültür Bakanlığı’nın kararı sonrasında, atama, tayin, görev değişikliği, görevlendirme konularında hiçbir söz hakkı ve karar yetkisinin kalmadığını bildirdi.
DETİS’ten yapılan açıklamada şöyle denildi:
“Geçtiğimiz hafta içerisinde, Kültür Bakanlığı tarafından, Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü’ne Kültür Bakanlığınca tebliğ edilen yazı uyarınca söz konusu genel müdürlüğün “tüzel kişiliğe haiz” yetkilerinin elinden alındığı bilgisi tarafımıza ulaşmıştır. Bu doğrultuda atama, tayin, görev değişikliği, görevlendirme ile ilgili hiçbir söz hakkı ve karar yetkisi kalmamıştır. Buna istinaden, DT’nın en üst yetkili makamı bakanlık tarafından tabelada bir isim haline getirilmiştir.
“Atamaları bakanlık yaptı”
Zaten bir süre önce, DT’nin kritik önem taşıyan bazı makamlarına çeşitli(!) kurumlardan kişiler bakanlıkça atanmıştır. Bunlardan bazıları; Personel Daire Başkanı, İdari Mali İşler Genel Müdür Yardımcısı, Hukuk Müşavirliği ve tüm hukuk bürosudur.
TÜSAK geldi
30 Ocak 2014 tarihinde Bilgi Üniversitesi’nde uğursuz tohumları atılan ve o tarihten bu yana uygulanmasına çalışılan TÜSAK (Türkiye Sanat Kurulu) bu yolla DT’na fiilen ve resmen gelmiş bulunmaktadır. Yapılan yetkisizleştirme ve etkisizleştirme hamlesi ile DT ve DOB Genel Müdürlükleri fiilen ortadan kaldırılmıştır.
“Yıkım çalışmaları bitti”
Böylelikle ülkenin en önemli ve gerekli iki en büyük sanat kurumunun yıkım çalışmaları bitmiş, enkaz altında kalan değerleri de hızla yağmalanmaktadır. Bu kabul edilemez bir uygulamadır. Sanatın özerkliği “ileri demokratik” yapılarda tartışmaya kapalı bir konudur. Sanat kurumlarını sanatçıların yönetmesine gerek yoktur cümlesi, cahil ve çarpık bir zihnin ürünüdür. Telafisi mümkün olmayan bir gaflet, dalalet ve hıyanettir! Sanat kurumlarını, iktidar sahiplerinin ideolojisine terk etmektir. “Sanat” ve “sanat kurumları” siyaset üstü bir yapıda korunmalı, kollanmalıdır. Hiç kimsenin keyfine veyahut ideolojisinin insafına terk edilmemelidir.
“Sanat özgürdür”
Yılda iki yüz prodüksiyon, altı binin üzerinde temsil, binlerce km katederek yapılan turne ile Anadolu halkının erişimini sağlayan Devlet Tiyatrosu; pandemi döneminde de perdelerini hiç kapatmamış, tüm idari, teknik ve sanatçı personel canları pahasına görevlerinin başında bulunmuş ve ülkenin dört bir yanını sanatla buluşturmuştur. Buluşturmaya da devam etmektedir.
Sanat özgürdür, kurumları özerktir. Siyasi iradenin en temel görevi bu özgürlüğü ve özerkliği korumak ve sürdürmektir. İvedilikle bu yanlıştan dönülmesini ümit ediyoruz.