Uzmanlar, aşırı sıcak ve nemli havalarda şemsiye kullanıp, gölgeden yürünmesinin önemine dikkat çekti. Kalp hastalarının bulunduğu ortamın 25 derecenin altında olmaması ama sıcak ortamdan sonra, birden klima karşısına da geçilmemesi gerektiğine dikkat çeken Kardiyoloji Uzmanı Dr. Cegerğun Polat; yaz aylarında kalp sağlığını korumak için dikkat edilmesi gerekenleri anlattı.
Kalp ve damar hastalıklarının, kronik hastalıklar içerisinde yaşamı tehdit eden en önemli sağlık sorunu olduğunu anlatan Polat, “Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre; dünyada her yıl ortalama 18 milyon, Türkiye’de ise 200 bin kişi, kalp hastalıkları nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Bu sayı, her geçen yıl artış göstermektedir. Kalp hastalıklarının ve kalp krizlerinin oluşumunda; başta sigara olmak üzere düzensiz beslenme, stres ve çevresel faktörler de etkili rol oynamaktadır” dedi.
Yaz aylarında kalp krizinin önemli risk faktörlerinden birinin de aşırı sıcak ve nemli hava olduğunu kaydeden Dr. Polat, şunları söyledi:
“Hava sıcakları ani kan basıncı düşüşü ya da yükselmesi nedeni olabilir. Kalp ve damar hastaları ile ileri yaştaki bireylerde bu ani değişimler kalp krizini tetikleyebilir. Güneş ışınları ile uzun süreli temas bu duruma zemin hazırlayabilir. Bu nedenle özellikle kalp ve damar hastalarının sıcaklardan korunması, güneş ışınlarına direkt maruz kalmaması çok önemlidir. Bu hastalar, güneşin dik geldiği 11.00-16.00 saatleri arasında dışarıya çıkmamalı, dışarı çıkmak durumun da olanlar serin yerlerde bulunmalı ya da şemsiye kullanarak gölge olan alanlarda yürümelidir.”
Vücudun sıvı dengesinin korunabilmesi için aşırı terlemeyle kaybedilen sıvının tekrar yerine koyulması çok önemli olduğuna dikkat çeken Polat,
“Özellikle yaz aylarında suyun günde 2,5-3,0 litre tüketmesi iyi olacaktır. Ayrıca tansiyon ve kalp hastalarının mutlaka kardiyoloji uzmanı kontrolünde gerekli tetkik ve takiplerini yaptırmaları gerekir. Özellikle sıcak yaz aylarında hipertansiyonu olan hastalarda genel olarak yapılan tuz kısıtlaması devam etmeli ve sebzelerle beraber tuz alımının artmaması için özen gösterilmelidir.
Az yağlı veya yağsız süt ve süt ürünleri, zeytinyağı, ayçiçeği yağı, mısırözü yağı gibi özellikle doymamış yağlardan zengin bitkisel sıvı yağlar tüketilmelidir. Diyabet ve obezitesi olmayanlar günlük 3-4 porsiyon çeşitli taze sebze ve meyve yenilmesi ince ve kalın bağırsağın düzenli çalışmasını sağlayan posa tüketimini de arttırır. Ancak meyvenin aşırı tüketilmesinin kan şekerini arttıracağını ve kiloyu attırdığını unutmamak gerekir. Mercimek, nohut, kuru fasulye gibi kuru baklagiller mutlaka sofrada olması gereken besinlerdir. Salam, sosis, sucuk gibi, katkı maddeleri ve aşırı tuz içeren yiyecekler mümkün olduğunca tüketilmemelidir” diye konuştu.
Sıcak yaz aylarında bilinçsizce kullanılan klimalar birçok sağlık sorununa neden olduğu gibi kalp üzerinde de olumsuz etkilere neden olabildiğini vurgulayan Dr. Polat, sözlerini şöyle noktaladı:
“Klima ile soğutulmuş ortamlara aniden girildiğinde kan damarlarında ani kasılmalar oluşarak kan basıncı ve koroner damarlar üzerinde olumsuz etkilere neden olabilir. Bu durumdan kaçınmak için özellikle kalp hastalarının bulunduğu ortam 25 derecenin altında olmamalı, doğrudan klima karşısında bulunulmamalıdır.”