Güzellik, fiziksel görünüm ile başlıyor, kişinin iç dünyası ile bir bütün oluşturuyor. Ancak yaş ilerledikçe artan yorgunluklar, stres, uykusuzluk, sorumluluklar, çevre kirliliği, kimyasala maruz kalma gibi kişisel ve çevresel faktörler; ciltte kırışıklık, sarkma, lekelenme, parlaklık ve canlılığın kaybolması gibi sonuçlarla fiziksel değişikliklere sebep oluyor. Bu değişiklikler de, kişinin sağlıksız görünümüyle birlikte mutsuzluğa yol açıyor. Acıbadem Zekeriyaköy Tıp Merkezi ve Acıbadem Göktürk Tıp Merkezi Dermotoloji Uzmanı Dr. Seher Arı, kişilerin bu faktörler sebebiyle güzelleşmek için yaptırdıkları estetik uygulamalara ‘doğallık’ çerçevesinden baktığını belirterek mimikleri bozmadan, kişiye özel gerçekleştirdikleri işlemleri anlattı.
Sağlıklı görünüm iyi hissettiriyor
Uzayan yaşam süresiyle birlikte kişilerin daha huzurlu, mutlu ve güzel yaşamak, aynı zamanda daha sağlıklı, zinde ve bakımlı hissetmek istediğini belirten Dr. Arı, “Yaşadığımız çağda en önemli şey zaman. İnsanlar az zamanda çok şey düşünmek durumunda kaldıkları için birbirlerini tanımaya fazla zaman bulamıyorlar. Rekabetin de fazla olması, insanların kendini geliştirmek için başka yollar bulmasına sebep oluyor. Bu yollar ise, daha iyi giyinmek, beden diline dikkat etmek ve görünümlerine özen göstermekten geçiyor. Estetik görünümün iyi olmasıyla kişi kendini daha çok seviyor ve psikolojik olarak daha dengeli hissediyor. Bu durum aynı zamanda sinir sistemi, immün sistem ve endokrin sistem üzerine de olumlu etkiler bırakarak daha sağlıklı görünmeyi sağlıyor. Yapılan çalışmalar, dermokozmetik uygulamaların kişinin duygu durum üzerine olan olumlu etkisini ortaya koyuyor. Psikiyatristler tarafından literatürde yayınlanan, depresyon ve depresif semptomların botoks ile tedavisine dair yayınlar da bulunuyor” diyor.
Doğal yüz ifadesinin korunması gerekiyor
Artık hastalık tedavisinden ziyade sağlıklı kalmak ve sağlıklı yaşam sürmenin kişiler için daha önemli bir durum olduğuna dikkat çeken Dr. Arı, “Bugün estetik ve dermokozmetik uygulamalar, insanların yaşam kalitesini iyileştiren, tıbbın önemli bir branşı olma yolunda. Cilt gençleştirme, dolgu uygulamaları, botulinum toksin enjeksiyonu (botoks), teknolojik uygulamalarla ameliyatsız cilt germe, yüz ve saç mezoterapileri gibi cerrahi olmayan minimal invazif yöntemler anestezi ve sedasyon gerektirmeden poliklinik şartlarında uygulanabiliyor. Böylelikle kişileri hem günlük hayattan alıkoymaması hem de uygulamanın daha konforlu olması bu yöndeki talebi artırıyor, bu alandaki gelişmeleri de tetikliyor” diyor. Bu noktada kişiyi bireysel olarak değerlendirmenin, kişiye özgü uygulama yapmanın önemine değinen Dr. Seher Arı, yapılan işlemleri şöyle değerlendiriyor: “Son zamanlarda çok sık gördüğümüz, herkesin birbirine benzediği yüz ifadelerinin ortaya çıktığı kalıplaşmış uygulamaların dışına çıkarak, kişinin kendi güzelliğini ortaya çıkaracak doğal dokunuşlara odaklanmak gerekiyor.” Dr. Arı, kişinin daha sağlıklı ve mutlu hissedeceği, doğal yüz ifadesini koruyacağı uygulamaları, bu alandaki gelişmeleri de yakından takip ederek danışanları için planladığını söylüyor.
Mimikler kaybedilmeden kırışıklıklar yok ediliyor
Kişileri daha asabi gösteren çizgileri minimalize etmenin, mimikleri koruyarak doğal yüz ifadesini bozmadan yapılan uygulamaların 15-20 dakikalık küçük dozlardaki işlemlerle mümkün olduğunu belirten Dr. Seher Arı, sarkma ile ilgili problemlerin çözümünü de şöyle açıklıyor: “Yaşla beraber yer çekimi de üzerine düşeni yerine getiriyor ve yüzümüzdeki hacim, hatta yanaklarımız, ağız köşelerine ve çeneye doğru iniyor. Bu daha yorgun ve mutsuz bir ifadeye neden oluyor. Bunun için normalde vücudumuzda bulunan ve yaşla beraber azalan hyalüronik asitten faydalanmak veya teknolojik uygulamalar ile yüzü eski formuna kavuşturmak mümkün oluyor.”
Solan cilt yeniden canlandırılıyor
Ciltteki oluşan esneklik kaybı, sarkma, lekelenme ve mat görünüm sonrasında kişilerin cildin eski rengi ve canlılığını tekrar kazanmak istediğini söyleyen Dr. Seher Arı, vitaminler, meyve asitleri ve çeşitli enerji sistemleri ile cildi uyararak kolajen yapımını dengelediklerini aktarıyor. Dr. Arı, bu sayede cilde eski parlaklığı ve canlılığının geri kazandırılabildiğini ifade ediyor.
Zinde bir vücut ve sağlıklı bir cildin 8 altın kuralı
İlk olarak olumlu bir düşünce yapısına sahip olunmalı. Mutsuzluk ve kaygılanma sırasında bu durumdan uzaklaşmaya çalışarak, iyi hissedecek sebepler bulunmalı,
Günde en az 5 saat uykuya ayrılmalı,
Haftada 2 kez 30 dakikalık yürüyüş, koşu, bisiklet gibi kardiyovasküler egzersiz yapılmalı,
Sigaradan uzak durulmalı,
Güneşten korunmalı,
Cilt yapısı için uygun olan ürünler düzenli olarak kullanılmalı,
Sağlıklı ve düzenli bir beslenme tarzı benimsenmeli,
Stresten olabildiğince uzak durulmalı