İstanbul Aydın Üniversitesi, Üsküdar Üniversitesi ve MEB İstanbul İl Müdürlüğü işbirliğiyle gerçekleştirilen ‘Yeni Medya ve Aile Çalıştayı’nın sonuç raporu yayımlandı.
Yeni medya kavramının sosyal ve kültürel hayattaki etkilerini izlemek ve değerlendirmek amacıyla düzenlenen çalıştayda iletişim, tıp, adli bilimler, psikiyatri, çocuk gelişimi, psikoloji ve sosyoloji gibi farklı alanlarda çalışan uzmanlar, sağlıklı veri oluşturulması amacıyla bir araya geldi.
Çalıştayda ‘Yeni Medya ve Etik’, ‘Yeni Medya ve Bağımlılık’, ‘Yeni Medya ve Ebeveyn-Çocuk İlişkisi’, ‘Yeni Medya ve Eşler Arası İletişim’,’Yeni Medya ve Sağlık Sorunları’, ‘Sosyal Politikalar ve Hukuki İyileştirmeler’ olmak üzere altı başlık üzerine değerlendirmeler yapıldı.
Çalıştayın ardından hazırlanan sonuç raporu yayımlandı. Raporda 6 alanda yeni medyayla ilgili bazı somut sonuçlara yer verildi. Raporda medya okuryazarlığının, medyada kullanılan teknolojilerin ve doğrulama mekanizmalarının geliştirilmesi gerekliliğine vurgu yapıldı.
‘Sosyal medya için etik bir kurul kurulmalı’
Yeni medya ile birlikte doğru yanlış her türlü haberin ve bilginin teyit edilmeden yayılması durumunun ortaya çıktığı hatırlatılarak, bunun getireceği tehlikeler üzerinde duruldu ve doğrulama mekanizmalarının geliştirilmesi gerektiği belirtildi.
Çalıştay raporunda özel yaşamın gizliliğinin korunması amacıyla sosyal medya alanına ilişkin bir etik kurul kurulması ve sosyal sorumluluk projesi kapsamında üniversitelerde eğitim verilmesi de önerildi.
“Gözetim toplumu sebebiyle ortaya çıkan dijital flört şiddeti eşler arasındaki iletişimi olumsuz yönde etkilemektedir” denilen raporda, ayrıca yeni medya mecralarının oluşturduğu kimliksizlik kavramı üzerinde duruldu.
‘İnsanlar yoğun şekilde nomofobi yaşıyor’
Sahte hesaplar sayesinde bireylerin sanal ortamda bulunmanın desteği ile dijital alanda vatandaş olarak davranmadığı, dolayısıyla nefret söylemine ve şiddete yöneldiği belirtildi.
Siber zorbalık konusunda farkındalık oluşturulması gerektiği ifade edilen raporda, sosyal medyadaki cinsiyetçi dile karşı da önlem alınması gerekliliği vurgulandı.
Raporda ebeveynlerin bilinçlendirilmesi, temel aile eğitimi yapılması, internetteki site sağlayıcıların denetlenmesi gibi saptamalar da yer aldı.
Sosyal medyanın insanları daha çok strese soktuğu belirtilen raporda, artan teknolojilerin artan bağımlılık durumlarını getirdiği ve buna yeni eklemlemeler yaptığı dile getirildi. Raporda şu ifadelere yer verildi:
“İnsanlar yoğun bir şekilde nomofobi yaşamaktadırlar. Dijital narsizm, ego sörfü, Google takibi, stalk, siberhondrig, fotolarging, Facebook depresyonu, internet siniri teknolojinin bireylere kazandırdığı yeni alışkanlık ve sorunlardandır. Sosyal medyada günde iki saat geçirildiği düşünüldüğünde ve 3 milyar insanın bu mecraları kullandığı görüldüğünde etkisinin çok geniş çaplı olduğu görülmektedir. Sosyal medya insanları daha çok strese sokmakta, insanların 20 dakika Facebook kullanımı sonunda ruh hali inişe geçmekte ve sosyal medya depresyonu ortaya çıkmaktadır. Bunun için tedavi amaçlı uygulamalar kullanılmalı, sosyal medya okuryazarlığı dersi konmalı, alanla ilgili öğretmenler bu dersi vermelidir. STK’lar sosyal sorumluluk projeleri olarak sosyal medya ve mobil kullanımı konusunda eğitimler konulmalıdır. TÜBİTAK tarzı kurumlar yeni medya konusundaki toplumsal farkındalık projelerine destek vermelidir.”