İBB Başkanı İmamoğlu, katıldığı canlı yayında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. İmamoğlu, “Ekrem İmamoğlu’nun 3,5 yılına 25 yılı eşdeğer tutuyorlar. Yapamadıkları, durdukları, 10 metro hattında gürül gürül çalışan yönetimi kıskanıyorlar, yetinmiyorlar kendi 25 yılı ile yarıştırıyorlar.” dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, HaberTürk canlı yayınında dikkat çeken açıklamalarda bulundu. İmamoğlu konuşmasında “Ekrem İmamoğlu’nun 3,5 yılına 25 yılı eşdeğer tutuyorlar. Yapamadıkları, durdukları, 10 metro hattında gürül gürül çalışan yönetimi kıskanıyorlar, yetinmiyorlar kendi 25 yılı ile yarıştırıyorlar.” ifadelerini kullandı.
İmamoğlu’nun açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:
“Tuzla Belediye Başkanı açılışta 22 dakika konuştu, ben 23 dakika konuştum. Çıkarsınız makul bir konuşmayla teşekkür edersiniz. İğneleyici laflar vesaire. Bu kışkırtmaların sonucu sayın Cumhurbaşkanı Hilmi Bey’i övdü. Demek ki madalyasını aldı. Siz biliyor musunuz bu projenin başlangıcı Recep Tayyip Erdoğan’ın projesidir diye sözü var. Ben kimin emeği geçmişse teşekkür edelim dedim. 250 bin metreküplük tesis. Biz 400 bin metreküplük tesisi biz açtık. Sayın Cumhurbaşkanı benim yaptığım tesis dedi. 250 bin metreküplük tesisi sayın Erdoğan açtı diyorlar. Olabilir. Projeyi çizdiren, temelini atan. Belli seviyeye getiriyor, sayın Sözen bir noktaya getiriyor. Bu tartışmaları açmanın tek anlamı; Ekrem İmamoğlu’nun 3,5 yılına 25 yılı eşdeğer tutuyorlar. Yapamadıkları, durdukları, 10 metro hattında gürül gürül çalışan yönetimi kıskanıyorlar, yetinmiyorlar kendi 25 yılı ile yarıştırıyorlar”
“SABİHA GÖKÇEN’E YAPTIKLARI HATTIN PARASINI BİZ ÖDÜYORUZ”
“Biz ne yazık ki artan maliyetlerde yüzde 400’e varan, mazotundan yedek parçalarına, kirasına araçların bedellerine varıncaya kadar fahiş artışlardan dolayı gelen maliyetlerin çok azını tarifelere yansıtabildik. Suda, ulaşımda böyle, vatandaşımıza yansıtamıyoruz. Sübvansiyon fiyatımız 11 milyarlara kadar çıktı. 2023’de bunun çok daha tırmanacağını öngörüyor arkadaşlarımız. 10 metroda birden çalışıyoruz. Yeni projelerimiz var. Beylikdüzü-Sefaköy metrosu var. Biz 10 hat yapıyoruz, 5 hattı Ulaştırma Bakanlığı yapıyor. Sabiha Gökçen’e yaptıkları hattın parasını ödüyoruz Hazine’ye. Bu tür metroların Hazine’ye tekrar ödenmesi 30 seneyi buluyor. Şimdi bize gelen paylarda yüzde 5 oranı. Bunun anlamı 2 senede bizden parasını takır takır alacaklar. Ben metro için bulduğum kaynakla 12 yıl vadeli bedelli. Bunu ne zaman değiştirdi? 1 Mayıs 2019. 5 gün sonra seçimi iptal ettiler ama böyle karar çıkarttılar. Parasını bizden takır takır alıyorsunuz. Hazine bana 5 yıl garantisini versin ben bütün metrolarımı yaparım. İstanbul’da daha önce bütün kaynaklarıyla yardımcı olan merkezi idare, İller Bankası ve daha birçok, Dudullu-Bostancı o krediyle başladı. Bitiyor, ilave kredi alınamıyor. Biz devlet bankalarından aldığımız kredi rakamı sıfır. 4. yılımıza giriyoruz. İller Bankası belediyelere hizmet için kurulmuş”
“AKLINA GELDİ Mİ KURNAZLIK YAPANLARLA BİZİM İŞİMİZ YOK”
“Enflasyon yüzde kaç? İTO’ya göre yüzde 108, o da tüketici fiyatlarına göre. Aklına geldi mi kurnazlık yapanlarla bizim işimiz yok. Ulaşım meselesinde engelleniyoruz. 300 milyon Euroluk onayımız Cumhurbaşkanlığında. 3 sene oldu. Kendi bütçemizden 160 tane metrobüs almak zorunda kaldık. Halbuki kredisi hazırdı. Bunu bize aldırtmadınız. Hala onaylanmıyor. İstanbul’un belli yıl içerisinde otobüs sayısını yenilemeniz lazım. Krediyi ilk defa İmamoğlu yönetimi kullanmıyor ki. Ulaşıma bütüncül baktığınızda. Sabiha Gökçen hattının bizden 2 yıl içinde tahsil edileceğini söyledim. Çekmeköy-Sancaktepe-Sultanbeyli hattı. Sıfırdan başladık neredeyse. Tam gaz gidiyoruz. Sancaktepe kısmını önümüzdeki sene açıyoruz. Sultanbeyli kısmını 2024’e açıyoruz. 125 milyon kredi onayımız 14 aydır bekliyor. Bize kimse kefil olmuyor. Göztepe hattında 1 sene bekletildik. Bunu 10 ay önce verseniz hızı arttırsak. Sultanbeyli hemşehrilerime sayın Cumhurbaşkanımı ve ilgili Maliye Bakanı’nı şikayet ediyorum. Bizim sürece dair niçin yüksek artışımız var? Pandemi döneminde bütün dünyada yüzde 20 özel araça evrildi, toplu taşımadan uzaklaştı. Hala özel araç kullanımı yüksek oranda. 8.7 milyona günlük toplu taşıma kullanım sayısı çıktı. Tabiri caizse katmerli şekilde toplu taşıma kullanım sayısına sahibiz.
“20 MİLYONA YAKIN İNSANA HİZMET VERİYORUZ”
Pandemi döneminde bomboş otobüslerimiz gitti geldi. Tek bir kuruş destek, sübvansiyon alamadık. Şu anda günde 8.6 milyon. Bir Londra nüfusunu 1 günde sadece toplu taşımada taşıyoruz. 15 miyon 840 bin İstanbul’un resmi nüfusu. Valiliğe defalarca yazı yazdım; bize mülteci sayısı hakkında net, somut rakamlar verin. BM tespitleri ve bizim tespitlerimiz olsun bunun 2 milyondan daha fazla olduğunu düşünüyoruz. İnsanların aldığı hizmetler var. Örneğin su, gaz. Resmi rakamlar yayınlanıyor. 1.3 milyon diyorlar. Bize göre 2 milyonun üzerinde. Su tüketiminin ne kadar arttığını, kişi başı tüketim üzerinden. 1 kişi 33 ton su kullanıyor yılda. Yıkanma, temizlik, içme suyu. Bunu gördüğümüzde karşımıza tam 19 milyon 300 bin sayısı çıkıyor. Büyükşehirde 19 milyonun üzerinde insan taşıyoruz. İstanbulkart kullanan kayıtlı 500 bin mülteci nüfusu var. Havuzdan kullanan 3 milyon kart daha var. Biz 20 milyona yakın insana hizmet veriyoruz aslında. Suyumuz bile belli miktarda değil.
“AKLINIZA SOYLU, KARAİSMAİLOĞLU’NU GETİRİN”
Taksi sorununda bir plaka meselesi var. Taksi değil; plaka. Plakanın değeri, sahipleri, hisseleri; hatta plaka baronları. Mekan ismi vermeyelim. Milyarlarca lira, bir borsa. Gelir gelmez bu işe damga vurmak istedik. 30 senedir plaka sayısı artmamış ama nüfus 3 kat artmış. Bu şehirde net olarak şu teklif edildi; 5 bin taksi çıkartma, bunları sat, biz satın alalım, sistem yürüsün. Buna hayır dedik. 14 kez bizim teklifimiz reddedildi. Kim reddetti? İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ndeki UKOME’deki sandayle sayısı değiştikten sonra. İBB yetkililerin çoğunluğu vardı. Müzakere masası vardı. Burayı yöneten İBB’nin yetki alanı olan masaya 5 yeni üye atayarak, alakasız bakanlıklardan. Aile Bakanlığı’nın bile üyesi olduğu masa inşa ederek, çoğunluk sayısını elimizden alarak. Sonra anladık ki, ben de şahit oldum, sayın Cumhurbaşkanı, sayın bakanlar bizim UKOME’yi öyle bir takip ediyorlar ki, bu nasıl bir aşk? Milli Savunma Bakanlığı, Milli Eğitim, Çevre Şehircilik, Aile Bakanlığı’nın sandayeleri var. Jandarma, Emniyet Genel Müdürlüğü, Liman Başkanlığı, Karayolları, Devlet Demir Yolları temsilcileri. Benim İstanbul’da taksiye binemeyen anne, baba, genç kızlar, çocuklar, siz o taksiye binemediğiniz zaman aklınıza Süleyman Soylu, Murat Kurum, Adil Karaismalioğlu’nu getirin. Ulaştırma Bakanlığı’ndan bir katılımcı var, o elini kaldıracak diğerleri de kaldırıyor kafaları önde eller havada.
“ARAPÇA İSİMLE TAKSİ GELİYOR”
6 ay sonra gidecekler ve çözeceğiz, 6 ay kaldı. Burada hangi çıkar meselesinin damarına bastıysak. Pervasızca bir kurumu tehdit edecek kadar birtakım söylem ve işlemlerin içine giriyorlar. Birisi uygulama üzerinden taksi çağırıyor. Gelmiyor. Sonra Arapça isimle taksi geliyor. Benim vatandaşıma siz bunu nasıl yaparsınız? 100 doların varsa taksi var gibi. Benim bütün feryadım, plaka sahiplerine, baron gibi yönetmeye sistemi çalışanlara, adaletsiz şekilde UKOME’ye müdahale eden bakanlıklara. Benim taksi esnafıyla problemim yok. Hala taksiye ihtiyacımız yok deniyor. Olacak iş değil. Bizi finansal olarak zor ortamda daha orta ve uzun vadeli imkanlar bulduğumuzda bize fırsatı ver ki insanlarımız pırıl pırıl otobüslere binsin.