Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği (EKMUD) tarafından düzenlenen 10. EKMUD Bilimsel Kongresi, Antalya’da gerçekleştirildi. Kongreye yurt içinden ve dışından enfeksiyon hastalıkları uzmanları, klinik mikrobiyoloji uzmanları, akademisyenler ve asistanlar katıldı.
Derneğin Genel Sekreteri ve Ege Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Meltem Işıkgöz Taşbakan, kongrede pek çok konunun yanı sıra son günlerde gündeme oturan “Maymun çiçeği” hastalığının da ayrıntılı bir şekilde konunun uzmanları tarafından tartışıldığını söyledi.
Prof. Dr. Meltem Işıkgöz Taşbakan, “İnsanlık tarihi boyunca, veba, sifiliz, tüberküloz, grip, şark çıbanı gibi enfeksiyon hastalıkları önemli rol oynayıp tarihin akışını değiştirmiştir. Geçtiğimiz iki yıl boyunca COVID-19 pandemisini hepimiz en derinden yaşadık. Enfeksiyon hastalıkları hekimleri olarak hem sahada hem de bilimsel platformda ön sıralarda yer aldık. Bilgilerimizi paylaşmak amacıyla 10. Türkiye EKMUD Bilimsel Kongresini düzenledik. Kongrede; COVID-19 enfeksiyonları, hastane enfeksiyonları, paraziter enfeksiyonlar, mantar enfeksiyonları, kronik hepatitler, deri ve yumuşak doku enfeksiyonları, göç enfeksiyonları, enfeksiyon hastalıklarında erken tanı yöntemleri, tüberküloz, HIV enfeksiyonları, organ nakli yapılan hastalarda gelişen enfeksiyonlar ve erişkin bağışıklama gibi konuları ele aldık. Özellikle COVID-19 ilişkili sağlık sorunları, COVID aşılarının gelecekteki konumları, yaz aylarının korkulu rüyası Kırım Kongo kanamalı ateşi, durdurulamayan ve ülkemizde artış eğiliminde olmaya devam eden HIV enfeksiyonu, kanser önleyici aşılar ve yeni antibiyotikler tepeden tırnağa tartışıldı” dedi.
“Maymun çiçeği hastalığı da uzmanları tarafından tartışıldı”
Son günlerde gündeme oturan ‘Maymun çiçeği’ hastalığının da ayrıntılı bir şekilde konunun uzmanları tarafından masaya yatırıldığını ifade eden Prof. Dr. Meltem Işıkgöz Taşbakan, “Maymun çiçeği, monkeypox virüsünün neden olduğu nadir bir hayvanlardan insanlara bulaşan hastalıktır. İnsanlarda ilk maymun çiçeği vakası 1970 yılında Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nden bildirildi. Günümüze kadar enfeksiyonların çoğu Afrika ülkelerinden bildirilmiştir. Maymun çiçeğinin doğal rezervuarı bilinmemektedir. İçinde bulunduğumuz Mayıs ayı içinde, Afrika ülkeleri dışında Maymun çiçeği vakalarında artış bilim dünyasını yüksek dereceli alarma geçirmiştir. Maymun çiçeğinin COVID-19 pandemisinden sorumlu SARS-CoV-2’deki gibi insandan insana bu kadar kolay bulaşmasına dair bilgi bulunmamaktadır” diye konuştu.
Hastalıkta en sık görülen şikayetlerin; ateş, baş ağrısı, kas ağrıları, şişmiş lenf düğümleri, titreme, ve halsizlik olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Meltem Işıkgöz Taşbakan, “Ateşin ortaya çıkmasından 1 ila 3 gün sonra hastaların yüzde 97’sinde, genellikle yüzde başlayan ve vücudun diğer bölgelerine yayılan bir kızarıklık gelişir. Lezyonlar önce deride döküntü şeklindedir. Sonra deriden kabarık papül, püstül ve vezikül halini alır. Bu lezyonların her birinin süresi yaklaşık 1-2 gündür. Püstül 7 gün kadar devam eder ve kabuklanır. Hastalık tipik olarak 2-4 hafta sürer. Maymun çiçeği virüsünün bulaşması, kişinin virüslü bir hayvan, insan veya materyal ile teması ile meydana gelir. Virüs vücuda bütünlüğü bozulmuş deri, solunum yolu veya mukoza yoluyla girer. Hayvandan insana bulaşma, ısırma veya tırmalama, vahşi hayvan eti yemeği hazırlarken, vücut sıvıları veya lezyon materyali ile doğrudan temas veya kontamine yataklar gibi dolaylı temas yoluyla meydana gelebilir” dedi.
“Teşhisi PZR testi ile konuyor”
Prof. Dr. Meltem Işıkgöz Taşbakan, “Günümüzde, 21’den fazla ülkede 300’e yakın doğrulanmış vaka var. 50 şüpheli vaka daha araştırılıyor. Daha fazla vakanın rapor edilme olasılığı yüksek. Farklı ülkelerde birbirinden bağlantısız olarak vakalardaki ani artışın nedenleri arasında söz edilen senaryolardan biri de maymun çiçeği virüsünün geçmişe göre daha kolay bulaşmasına izin veren bir mutasyondan kaynaklanıp kaynaklanmadığıdır. Ancak bir RNA virüsü olan SARS-CoV-2’nin aksine, maymun çiçeği virüsü nispeten büyük bir DNA virüsüdür ve DNA virüslerinin aniden mutasyona uğrayarak insanlara bulaşması zordur. Haftalar sürebilen ve sıkı temas takibi gerektiren bir epidemiyolojik araştırma tamamlandığında, bilim adamları salgınların kökeni ve enfeksiyon için risk faktörleri hakkında daha iyi bir fikre sahip olacaklar. Maymun çiçeği virüsünün teşhisi derideki lezyonlardan alınan sıvılarda PZR testi ile konur. Tercihen birden fazla lezyondan örnek almak gerekir” diye konuştu.
“Temaslılar 21 gün boyunca takip edilmeli”
Maymun çiçeğine bağlı ölüm oranlarının Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre yüzde 3-6 arasında değiştiğini söyleyen Prof. Dr. Meltem Işıkgöz Taşbakan, “Şu anda, maymun çiçeği enfeksiyonu için özel bir tedavi mevcut değildir. Maymun çiçeği salgınını kontrol etmek için çiçek aşısı ve tecovirimat tedavisi önerilmektedir. Enfeksiyonun damlacık ve temas yolu ile bulaşmasının önlenmesi önemlidir. Şüpheli ve doğrulanmış vakalar için uygun izolasyon şarttır. İzolasyon süresi hastalar için lezyonlar kabuklanana kadardır yani, 14-28 güne kadar uzayabilir. Hastalarla yakın teması olanlar 21 gün boyunca hastalık açısından takip edilmelidir. Kabuklanmış döküntüler dahi bulaşıcı olabileceğinden yatak takımları, giysiler vb. ile temastan kaçınılmalıdır. Ellerin sık sık yıkanması ve hijyen kurallarına uyulması korunmada en etkili yöntemlerdir. Sağlık çalışanlarının, bulaşmasını engellemek için şüpheli vakaların dikkatle değerlendirilmesi ve hastalara ait numunelerin uygun koşullarda çalışılması gereklidir. Dünya Sağlık Örgütü mevcut durumda herhangi bir kitlesel aşılama önermemiştir” dedi.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı