Douglas, genellikle sert ve azimli karakterleri canlandırdığı filmografisiyle ilgili, Hergeleleri canlandırarak kariyer yaptım, demişti.
Dünya sinemasının ve Hollywood’un ünlü aktörü, unutulmaz filmlerin başrol oyuncusu Kirk Douglas, 99 yaşında ve 100’üncü doğum günü şerefine bakıcısı tarafından bebek arabasıyla yıllar sonra evinden çıkartılarak, sokakta dolaştırıldı.
Milliyet’ten Nil Kural’ın kültür sanat haberi şöyle:
Kirk Douglas bugün 100 yaşına basıyor. Hollywood’un Altın Çağı’ndan ve stüdyo yıldız sisteminin hayatta kalan son büyük aktörlerden Douglas, genellikle sert ve azimli karakterleri canlandırdığı filmografisiyle ilgili “Hergeleleri canlandırarak kariyer yaptım” demişti. 100. yaş günü şerefine Douglas’ın kariyerini dönüm noktalarıyla ele alalım…
Sefil bir yoksulluk
Douglas’ın aklına aktör olma fikri henüz yuvadayken düştü. Amsterdam New York’ta Beyaz Rus göçmeni Yahudi bir ailenin oğlu olarak Issur Danielovitch adıyla doğan Douglas, altı kız kardeşiyle eskicilik yapan babasının geçindirmeye çalıştığı ailede yoksulluk içinde büyüdü. İleride “Sefil bir yoksulluktan geliyorum, gidebileceğim tek yön yukarıydı” diyecekti.
Yuvadayken okuduğu ‘The Red Robin of Spring’ şiiri alkış aldı. Douglas, “Alkışı duyduğum anda bana bir şey oldu. Buna bayıldım. Hâlâ da bayılırım” diyecekti. Aktör olmayı kafasına koymuştu. New York Dramatik Sanatlar Akademisi’ne burslu olarak kabul edildiğinde ise aktörlük çocukluk hayali olmaktan çıktı. Burada tanıştığı Lauren Bacall ilk filminde oynamasında önemli rol üstlenecekti. 1941’de gittiği 2. Dünya Savaşı’ndan 1944’te döndükten sonra Bacall onu yönetmen Hal Wallis’e önerdi. İlk filmi olan ‘The Strange Love of Martha Ivers’ta (1946) başrolü Barbara Stanwyck’le paylaşan Douglas, doğal yetenek olarak ilk filmiyle dikkat çekti.
Para değil rol önemli
Onu yıldızlar katına taşıyan rol ise 1949 tarihli ‘Champion’daki bencil boksördü. Mark Robson’ın yönettiği filmde rol almak için üç kat ücret alacağı bir MGM filmini reddeden Douglas, parayı değil kendini göstereceği rolü seçerek ilk Akademi Ödülü adaylığını da kazandı.
Takvimler 1951’i gösterdiğinde ise ABD izleyicisinin hiç ilgi göstermediği ama tarihe en iyi performanslarından biri olarak geçecek Billy Wilder filmi ‘Ace in the Hole’da rol aldı. Çoğu yıldızın yanına yaklaşmayacağı derecede sevimsiz karakter, hırslı ve etik kurallarını ün için ihlal eden muhabir Chuck’ı müthiş bir performansla canlandıran Douglas, zamana mükemmel direnen bu filmle takdir edilmeyi uzun yıllar sürdürecek.
Evde bile Van Gogh
1956’da ise ‘Lust for Life’ta Vincent van Gogh’u canlandırdı. Vincent Minnelli’nin imzasını taşıyan filmdeki performansı ona bir Oscar adaylığı daha kazandırdı. Bunun yanı sıra yıldız sisteminden gelen bir aktör olmasına rağmen metot oyunculuğunu benimsemesinin en önemli örneği olarak bu film olarak gösteriliyor. Douglas, filmin çekimleri sırasında evine Van Gogh’un kostümüyle dönmesi ve ünlü ressam gibi davranmayı sürdürmesi karakterden uzaklaşmama isteğinin bir kanıtıydı. Bu adanmış performans da Douglas’ın en iyilerinden biri olarak selamlandı ve böyle anılmayı sürdürüyor.
Kara listeye son verdi
1960 yapımı Stanley Kubrick’in yönettiği, Douglas’ın hem başrolünü hem yürütücü yapımcılığını üstlendiği ‘Spartacus’ ise sanatçı için diğer bir dönüm noktası. Sadece unutulmaz performansı için de değil. Joseph McCarthy döneminin komünist avında oluşturulan Hollywood kara listesindeki isimlerin çektikleri senarist Dalton Trumbo üzerinden bu filmle son buldu. Douglas, yıllardır gizli çalışan Trumbo’nun ismini filmin senaristi olarak Hollywood kara listesinin utanç sayfasını kapattı. Kara listedekilerin Hollywood ambargosunu ilk bozan isim oldu. Douglas, bir daha iş bulamayacağından çok korkmasına rağmen Trumbo’nun hakkının verilmesinde ısrar ettiğini söyleyecek ve “85 film çektim ama en gurur duyduğum şey kara listeye son vermekti” diyecekti.
“İsyan edin, oy verin”
Kirk Douglas bundan 10 yıl önce 90. yaş gününde yaptığı konuşmada “90. yaş özeldir, benim durumumda ise mucizevi. 2. Dünya Savaşı’nı, bir helikopter kazasını, bir felç ve iki yeni dize uyum sağlama kavgasını atlattım. Bu doğum günümde sessiz bir dilekte bulunmayacağım. Dünya için bir dilekte bulunacağım. Dünya altüst halde ve siz gençlere kalacak. Yoksulluk, küresel ısınma, katliam, AIDS, intihar bombacıları gibi sorunlarınız var. Dünya sessiz. Biz bunları çözmek için bir şey yapmadık, siz çözeceksiniz çünkü bu durum hoş görülemez. İsyan etmeniz, yazmanız, oy vermeniz, insanlara ve yaşadığınız dünyaya önem vermeniz gerekiyor” demişti.