Steve Jobs, Mark Zuckerberg gibi dünyanın en başarılı isimlerinin neden hep aynı kıyafetleri tercih ettiğini düşündünüz mü?
Yaşadığımız yüzyılda toplumların moda saplantısına rağmen “kapsül gardırop” ismiyle çıkan akım yepyeni ivmeler kazanmaya devam ediyor. Kapsül gardırobun temel ilkesi, her zaman 10-15 adet temel şeyleri giymek üzerine. Asıl ilginç olan ise bu fikri benimseyenlerin genelde dünyanın en iyi siyasetçileri ve girişimcileri olması.
İşte size bu akımın muhteşem sebeplerinden birkaçı…
1- Daha önemli konularda daha iyi kararlar almak
İnsanlar tarafından uzun düşüncelerden sonra “karar verme” noktası her zaman başarılı olmayabiliyor. Özellikle gün içinde çok daha önemli kararlar almak zorunda kalan insanların “bugün ne giyeceğim” sorusunu hayatlarından çıkardıkları zaman hem daha yaratıcı hem de mental olarak daha fazla alana sahip oldukları gözlemlenmiştir.
Barack Obama’nın bu konu için söyledikleri ise bunu fikri doğrular nitelikte; “Görüyorsunuz, giydiğim takım elbiseler sadece gri ve mavi. Karar vermem gereken şeylerin sayısını düşürmeye çalışıyorum. Ne yiyeceğim veya ne giyeceğim konusunda düşünüp kararlar almak istemiyorum. Çünkü bunlar dışında çok daha önemli kararlar almak zorundayım.”
Mark Zuckerberg de benzer gerekçeyi gösterenlerden; “Sabahları alınmayan bir anlamsız karar bile gerçekten önemli şeyler üzerinde verilecek daha iyi kararlara yol açar” diyor.
2- Boşa harcanan zamandan tasarruf sağlamak
Tasarruf yapmaya başlayana kadar bu tip konuların bizim için ne kadar büyük bir yük olduğunu aslında pek anlayamıyoruz. Uygulamaya başladığımız zaman ise bir anda sanki yeni bir hayata başlamış ya da daha fazla özgürlük alanımız olduğunu hissetmeye başlıyoruz. Diğer bir deyişle gardırobumuzu diyete sokabilirsek, sabahları hazırlanmanın kolaylığını ve sadeliğin verimliliğini keşfetmeye başlayabiliriz.
3- Günlük stresi azaltmak
New York’ta sanat direktörlüğü yapan Matilda Kahl, aynı kıyafetleri giymenin en büyük sebebini kazandığı zaman olarak gösteriyor ve ekliyor; “Sabah ne giyeceğime karar vermek zorunda olmadığım için, günün devamında stresi çok daha az hissediyorum. Bu sayede ‘Bu çok mu resmi? Gideceğim yer için bu kıyafet çok mu fazla? Elbise çok mu kısa?’ gibi soruları sorma ihtiyacı duymuyorum.” Matilda Kahl’ın imza niteliğinde iki kıyafeti var; ipek beyaz bir gömlek ve siyah pantolon. Günün devamında ise anksiyetesinin farkedilir derecede azaldığını da belirtiyor.
4- Boşa harcanan enerjiyi ortadan kaldırmak
21. yüzyılın en kritik ve başarılı filmleriyle adından söz ettiren İngiliz yönetmen Christopher Nolan da bu akıma uyanlardan. New York Times’ın haberine göre Nolan, çok uzun zaman önce her gün ne giyeceğini düşünmenin boşa harcanmış enerjiden ibaret olduğunu düşünmeye başlamış. Bu yüzden de kendisine imza niteliğinde bir kaç kıyafet seçmiş. Seçtiklerinin arasında en çok giydiği ise dar siyah pantolon üzerine mavi gömlek ve ceket, altına da her gün giyebileceği rahat bir çift ayakkabı.
Nolan için boşa harcanan enerji sadece ne giyeceğine karar vermek değil. Dolapta ne kadar çok kıyafet, Nolan için ayrıca etrafı o kadar çok düzenlemek demek. Kapsül gardırop fikri daha az çamaşır yıkamak demek değil ama daha düzenli olmanın ve çamaşır sorununa da büyük bir katkısı olduğu kesin.
5- Yapılan tüm seçimler ‘muhteşem’ olacak
Dallas’ta yaşayan Denaye Barahona da dağınık ve dolu gardırobunu minimal ve daha çok amaçlı hale getirenlerden. Bu değişimden önce gardırobunu bir cheesecake fabrika menüsüne benzeten Barahona, değişimden sonra ise bir çok açıdan çok sakinleştiğini, boşalttığı gardırobundaki çoğu kıyafetin artık ona yakışmadığını ve bedenlerinin uymadığını farkettiğini söylüyor. Şimdi ise kapsül gardırobu ona şık bir restoranı çağrıştırıyor ve ekliyor; Daha az seçeneğim var ama biliyorum ki bundan sonra yapacağım her seçim üzerimde muhteşem duracak. Artık asıl mesele daha güzel görünmek değil, daha iyi hissetmek.
6- Açgözlü olmadan modaya uymak
New York’ta yaşayan yazar Alice Gregory de geçen yıl bu akıma katılanlardan. Bu değişimin aslında çok ikonik olduğunu vurguluyor. Muhteşem görünmenin ucuz ve en kolay yolunun bu olduğunu belirten Gregory, sözlerine şöyle devam ediyor; “Üniforma fikriyle seçebileceğimiz bir kaç parça kıyafet özellikle açgözlü olmamızı engelliyor. Ayrıca insanı çok daha olgun hissettiriyor.” Her gün aynı kıyafeti giymeyi, romanlardaki karakterlere benzettiğine dikkat çeken Alice, “Resimli kitaplarda farketmiyoruz ama, hiçbir karakter hikaye bitene kadar kıyafetlerini değiştirmiyor. Kendinizi bir üniformaya alıştırmanızın demode bir şey olmadığını anlamamız gerek.” diyor.
7- Gereksiz harcamalardan kurtulmak
Ortalama bir Amerikan ailenin yıllık gardırop harcaması 1700 dolar. Kulağa çok fazla gelmese de aslında ihtiyacımız olmayan bir çok şeyi aldığımız için yaptığımız bu tip harcamaların aslında gereksiz harcama sınıfına girmesi çok normal. 1930′larda bir Amerikan kadının gardırobunda bulunan elbise sayısı ortalama 9′du. Şimdi ise her ay için ortalama 30 kıyafetten bahsediliyor. Kapsül gardıropla yaşamanın en büyük katkısı ise insanları gereksiz harcamalardan kurtarması.
8- Daha iyi giyinmek değil, daha iyi hissetmek
Ünlü oyuncu Drew Barrymore geçtiğimiz ay Refinery29′da, kıyafetlerle olan ilişkisini ve hayata yeni bakış açısını anlatan bir makale paylaştı. Makalesinde “Neredeyse 40 yaşındayım ve 20′lik kıyafetler artık hiçbir anlam ifade etmiyor. İki çocuk doğurduktan sonra ise 30′luk kıyafetlerim artık bedenime uymuyor.” diyerek kendisini kıyafet konusunda bir dönüm noktasında hissettiğini düşünüyor. Şimdi ise gardırobunu resmen bir diyete sokan Barrymore, kıyafet alışverişinde eskisinden çok daha fazla düşünüyor. Bu “diyetten” aylar sonra gardırobunun çok daha mutlu hisettiğini ve hazırlanmanın artık bir savaş olmadığını, moda anlayışının artık çok daha sakin ve huzurlu olduğunu söylüyor.
Satın aldığımız malların içinde boğulan bir topluma dönüşmemize rağmen, insanlık artık özgürlük ve iyileşme odaklı yaşıyorlar ve bunun için yeni yeni çözümler üretmeye çalışıyorlar. Kapsül gardırobu akımının da bu sayede gelişeceği aşikar.