İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, 2-11 Eylül tarihlerinde düzenlenecek uluslararası gastronomi fuarı “Terra Madre Anadolu İzmir 2022”nin tanıtımını kentin bilinen en eski yaşam alanı Bornova Yeşilova Höyüğü’nde yaptı. Başkan Soyer, “İstedik ki, Terra Madre Anadolu başka bir dünyanın mümkün olduğuna inanan herkes için bir meydan olsun. Buluşmamızda, insanın gözü dönmüş zenginlik arzusunu bereket ile sınayacağız” dedi.
İZMİR (İGFA) – İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, bu sene ana konusu “Toprak Ana” olan İzmir Enternasyonal Fuarı’nda (İEF) 2-11 Eylül tarihlerinde düzenlenecek uluslararası gastronomi fuarı “Terra Madre Anadolu İzmir 2022”nin tanıtımına ev sahipliği yaptı. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ile eşi Neptün Soyer’in ev sahipliğinde gerçekleşen “Terra Madre Anadolu İzmir 2022”nin tanıtımına; büyükelçiler, ilçe belediye başkanları, sanatçılar, gazeteciler, yazarlar, bürokratlar, siyasi parti temsilcileri, İzmir Büyükşehir Belediyesi bürokratları, Terra Madre temsilcileri, tarihçiler, sivil toplum kuruluşları, dernekler, örgütler ve birliklerin başkanları ile temsilcileri, üretici birlik ve kooperatiflerin temsilcileri katıldı.
“Anadolu bereket uygarlığının kodlarının yazıldığı yer”
Başkan Tunç Soyer, İzmir’in bilinen en eski yaşam alanı olan Bornova’daki Yeşilova Höyüğü’ndeki tanıtımda sözlerine “Kurda, kuşa, aşa” diyerek başlayarak, “Toprağa tohum serperken söylenir bu söz. İnsanın gözü dönmüş zenginlik hırsı karşında uyumu tanımlayan, bundan daha öz, daha güçlü bir söz sanıyorum ki yeryüzünde söylenmemiştir. Anadolu’nun bereket matematiğini tarif eden bu söz, bize hırsımızla nasıl mücadele edebileceğimizi en yalın haliyle anlatır. Kendimize bir alırken, hayata ve doğaya iki vererek. Binlerce yaşında bir bereket uygarlığı olan Anadolu, sürdürülebilirliğin bu sade formülünden yola çıkarak yaşamın tüm alanlarına dair tasarımlar üretmiştir. Tarım, yani gıda üretimi bunların başında geliyor. Şu anda üzerinde bulunduğumuz Yeşilova, Anadolu bereket uygarlığının kodlarının yazıldığı, üzerine titrememiz gereken bir yer. Bu miras coğrafya sayesinde ‘Başka Bir Tarım’ da dâhil olmak üzere doğayla uyumlu ve dirençli yaşam biçimlerinin şifrelerini çözebiliyoruz” dedi.
“Açsak yokuz”
İzmir ve Türkiye’de başka bir tarımı çoğaltmak için önem verdikleri Terra Madre Anadolu fuarının tanıtımını özellikle Yeşilova Höyüğü’nde, 8 bin 500 yıl yaşındaki İzmir’de yapmak istediklerini söyleyen Başkan Soyer, “Bu fuarı düzenlememizin bir temel nedeni var. Her vatandaşımızın yeterince ve sağlıklı gıdaya erişimini güvence altına almak. Çünkü açsak, yokuz. Dünya gıda tekelleri, tarımdaki verimi artırma ve tüm insanlığı doyurma vaadiyle yola çıktı ve büyüdü. Geldiğimiz nokta ise tam tersi. Açlık, kuraklık ve yoksulluk. Küresel gıda sisteminin tek kazananı büyük şirketler. Kaybedeni ise üreticiler, şehirlerdeki milyonlar ve doğa. Yani hepimiz. Öyleyse, biz, yerelden ama tüm dünyaya ilham olabilecek güçte bir tarım politikası inşa etmek zorundayız. Bu politika üç temel hedefe aynı anda ulaşabilmeli. Bir, şehirlerimizde yoksulluğun pençesine atılmış milyonların gıda güvenliğini sağlamalı. İki, doğduğu yerde doyamayan, ucuz işi gücü olarak şehre göçmek zorunda kalan küçük üreticimize sahip çıkmak. Üç, gıda üretiminin temel girdileri olan tohumu, suyu ve toprağı korumak. İklim krizine dair kalıcı çözümler üretmek. İşte bu politikaya İzmir’de verdiğimiz isim: Başka Bir Tarım. ‘Başka Bir Tarım Mümkün’ cümlesinin ete kemiğe büründüğü en önemli buluşmamız ise Terra Madre Anadolu” diye konuştu.
“Lezzet fuarı değil, bir ortak akıl hareketi”
Sadece Terra Madre Anadolu’nun bir lezzet fuarı olmadığını, iklim krizi, enerji sorunu, yoksulluk, kuraklık, gıda egemenliği, biyolojik çeşitliliğin kaybı ve savaşlar karşısında kalıcı çözümler tarif edeceğimiz bir ortak akıl hareketi olduğunu belirten Başkan Tunç Soyer, sözlerini şöyle sürdürdü: “İzmir’de büyük bir kararlılıkla yürüttüğümüz tarım stratejisi iyi, temiz ve adil gıda üretiminin tek yolunun doğru tarımsal planlama olduğunu ispat etti” dedi.
Türkiye’nin ilk çoban haritasının İzmir’de yapıldığını belirten Başkan Soyer, “Bu çalışmayı, bir yıl önce açılışını yaptığımız İzmir Tarımı Geliştirme Merkezi’nde hazırladık. Uzman ekiplerimizin karış karış gezerek belirlediği 4 bin 658 çobanın ürettiği sütleri, piyasa değerinin yaklaşık iki katı bedelle satın almaya başladık. İzmir’de üretilen küçükbaş sütünün onda birine talip olmamıza rağmen tamamının fiyatını regüle ettik. Koyun Keçi Yetiştiricileri Birlikleri, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin verdiği rakamı taban fiyatı olarak açıkladı. Bu sayede kuraklık ve yoksullukla mücadelede çok önemli bir yeri olan küçükbaş sütünü İzmir ekonomisine kazandırdık. Mart ayından bugüne kadar kooperatiflerimiz aracılığı ile 16,5 milyon liralık küçükbaş sütü aldık ve tamamından peynir yaptık. Peynirlerimizi yine kooperatiflerimiz üretti. Bunları işlemek, peynir yapmak için 5 milyon liralık üretim masrafı yaptık. Toplamda 40 milyon liralık peynirimiz oldu. Sadece dört ayda ve yalnızca tek bir kalem ürün üzerinden 18,5 milyon liralık katma değer yarattık. Üstelik bunu belediye şirketlerimiz üzerinden, tek bir kuruş kamu kaynağını israf etmeden yaptık. Elde ettiğimiz bu katma değer sayesinde yüzlerce gencimize istihdam sağladık. Süt üretimini bırakan onlarca küçük üretici mesleğine geri döndü. Bergama’da kapanma noktasına gelen kooperatifler yeniden canlandı” şeklinde konuştu.
“Yerli ve milli tarımı yeniden başlatıyoruz”
Başkan Soyer mera hayvancılığı için yapılan uygulamaları da atalık tahıllar, zeytin, kıyı balıkçılığı ve üzüm gibi sulama istemeyen meyveler ile yaptıklarını belirterek, “Yani, yerli ve milli tarımı yeniden başlatıyoruz. Bölgemizin doğasıyla uyumlu bu beş ürün grubunun değerini henüz yeterince bulamadığı aşikar. Hâlbuki bunlar dünyada olağanüstü rekabet gücüne sahip, katma değeri çok yüksek ürünler. Tüm dünyaya göğsümüzü gere gere sunabileceğimiz ürünler. Her biri, kuraklık ve yoksullukla mücadele için uyguladığımız Başka Bir Tarım Mümkün vizyonumuzun birer ayağını oluşturuyor. Örneğin, bu yıl yedi lira olarak açıklanan buğday taban fiyatına İzmir’de 14 lira veriyoruz. Fakat burada özel bir koşulumuz var. Satın aldığımız buğday karakılçık gibi atalık tohumlardan üretilmiş olmalı” dedi.
İnsanlığın içine düştüğü tüm krizleri çözebilmek için bir araya geleceğiz
Terra Madre Anadolu’yu özellikle beş ürünün daha iyi tanıtılması, anlatılması çerçevesinde tasarladıklarının altını önemle çizen Başkan Soyer, “Bu anlatım, güçlü bir turizm potansiyelini de ortaya çıkarmış olacak. Bu olağanüstü lezzetler Urla Bağ Yolu’nda ve tüm İzMiras rotalarında gün yüzüne çıkacak. İşte bu, başka bir turizm demek. Deniz, kum, güneş klasiği ve her şey dâhil beş yıldızlara hapsedilmiş turizm modeli İzmir’in refahını büyütmüyor. Bu nedenle tarım, gastronomi, tarih ve kültür ile buluşan sürdürülebilir ve başka bir turizm modelinin önünü açıyoruz. Anadolu’nun farklı yerlerinden gelen çiftçilerimiz, çobanlarımız, balıkçılarımız ve onların kurduğu kooperatifler önümüzdeki Eylül ayında İzmir’de buluşacak. Ürünlerini doğrudan dünya pazarına sunma şansına kavuşacak. Dahası, biz hepimiz, insanlığın içine düştüğü tüm krizleri çözebilmek için Terra Madre Anadolu’da bir araya geleceğiz. Ekolojik, ekonomik ve sosyal demokrasinin güçlendiği yeni bir yaşamın yol haritasını hep birlikte çizeceğiz” ifadelerini kullandı.