Ünlü oyuncu Kerem Bürsin, hayatı ve yeni rolü hakkında bilinmeyenleri anlattı..
* Önce şunu bir açıklığa kavuşturalım; Bürsin mi, Bursin mi?
– Bürsin, ‘ü’ ile.
* Peki, anlamı nedir?
– Oğuz Türkleri’nde bir beyin adıymış.
* Daha önce seninle röportaj yapanlar seninle tanışmadan önce hep tedirgin olduklarını yazmış, bu algı neden oluşuyor sence?
– Bilmem… İnsanların ister istemez bir önyargısı vardır ama neden ünlü kişilere karşı bu şekilde bir algı var, onu bilmiyorum.
* Peki, bu kadar popüler olmakla nasıl başa çıkabiliyorsun?
– Çok popüler olduğumu düşünmüyorum desem… Benden çok daha popüler kişiler var. Birileri fotoğraf çektirmek istediğinde “Ben popülerim, o yüzden” diye düşünmüyorum. “Belki bir dizimi izlemiştir” diyorum. Hele şu sıralar, 1,5 yıldır hiçbir projede yer almadığım için gösterilen ilgi tuhaf. Karşımdaki kişiye “Sen beni tanıyor musun ki?” dediğim anlar oluyor.
* Çok sık dışarı çıkar mısın?
– Evet, çıkarım ama öyle kulüplere gitmem, daha çok yemeğe. Evimi çok seviyorum. Aynı zamanda kendimi dinlemeyi ve yakın arkadaşlarımla birlikte olmayı da.
* ‘Kendimi dinlemeyi’ dedin. O zaman kendinle baş başa kalmayı çok seviyor olmalısın…
– Kesinlikle! Çok önemli bir zaman dilimi o. Bence herkesin günde en azından yarım saatini kendine ayırması, düşünmesi gerekiyor.
* Öyle anlarda ne düşünürsün?
– O an aklıma ne geliyorsa… Bir defterim var, oraya serbest yazılar yazıyorum. Genelde dünya sorunlarıyla alakalı oluyor. Gözlemlemek mesleğimizde de çok önemli, o yüzden detayları aklıma takıyorum.
* Şu an seni, kariyerinle ilgili neler heyecanlandırıyor?
– Yeni dizi… Yeni bir dünya bu ve karakter oldukça heyecan verici.
* Bu kadar uzun bir aradan sonra neyi özlediğini fark ettin?
– Hem ödev kısmını hem de tüm olayın getirdiği adrenalin ve rahatsızlığı özlemişim. Benim için bir yıl uzak durmak çok önemliydi, çünkü artık depom bomboştu. “Güneşi Beklerken”, “Unutursam Fısılda” filmi ve hemen ardından “Şeref Meselesi” derken, bu tempoda kaybolduğumu hissettim. Gözlemlemek, yaşamak ve beslenmek açısından çok iyi bir ara oldu benim için.
* Madem öyle, “Bu Şehir Arkandan Gelecek” için nasıl bir hazırlık sürecinden geçiyorsun?
– Böyle bir dizi yapacağım belliydi zaten, o yüzden karakter için uzun zaman önce hazırlıklara başladık. Son bir yıldır yoğun bir antrenman yapıyorum. Bunun dışında şu sıralar karakter çalışmalarına yoğunlaştık. Boks hâlâ devam ediyor. Hayatımda ilk defa bir spora bu kadar odaklandım. Şöyle diyeyim; boks yaparken yüzünüze zarar gelmemesi için boks kaskı takarsınız. Ben bir süre sonra, “Böyle olmaz, boş verin” deyip çıkarıp attım. “Burnum kırılacaksa da en azından karakterim daha gerçekçi olur” dedim. Korumayla hiçbir zaman olayın yüzde yüzünü kavramam mümkün olmazdı. Sağ olsun hocalarım, ben bir oyuncu değil de bir boksörmüşüm gibi değerlendiriyorlar antrenmanlarımı; hiç acımıyorlar.
* Peki, boks için kiminle çalışıyorsun?
– Bujin’den Burak Uğur ve Amerika’da Tony Jeffries gibi farklı boks hocalarıyla.
* Konuyu aşka getirirsek… Gözlerden uzak bir ilişki yaşamaya çalışıyorsunuzdur, fakat ikinizin de (Serenay Sarıkaya) ünlü olması ilişkinizi nasıl etkiliyor?
– Çok etkilemiyor. Çok güzel bir uyum yakaladığımızı düşünüyorum. Bir yere gidemediğimiz zaman bunu çok kafamıza takmıyoruz. Zaten kendi alanlarımız var.
* Ne zamandır berabersiniz?
– 1,5 yıl oldu. Çok pozitif ve gerçek bir insan.
* Peki, Serenay’ın sana en büyük katkısı ne oldu?
– Tek bir şey söylemek mümkün değil. İnsan güzel bir şey yakaladığında, durmaksızın daha iyi bir insan, daha iyi bir adam olmak istiyor. Bence en önemli şey bu.
* Bir erkeğin aşkıyla kadının aşkını ayıran çizgi nedir?
– Aşk insanın hayatına girince başka oluyor. Abuk sabuk ilişkiler yaşamaktansa, beş yıl yalnız kalmayı tercih ederim. Bazı insanlar yalnız kalamadıkları için saçma birçok ilişki yaşıyorlar. Aşkla ilgili en güzel örnek anneannem ile büyükbabamınkiydi. Örnek aldığım bir ilişkiye sahip oldular.
* Bir erkeğin hayatında mutlaka hissetmesi gereken duygular nedir sence?
– Bence bir erkeğin kendine sahip çıkması en önemli şey. O zaman güçlü hisseder. Burada fiziksel gücü kastetmiyorum. Bir kadına saygı duymak, centilmen olmak. Bu davranışlar bir kadın ile erkeğin arasındaki farkı gösteren şeyler. ‘Kadına sahip çıkmak’ demek istemiyorum, çünkü her kadın kendine sahip çıkabilir. ‘Adam olmak’tan bahsediyorum. Sonuçta insanın birçok duygu yaşaması, hissetmesi çok önemli.
* Her şeye bu kadar kolay ulaşabiliyor ya da ulaşılabiliyor olmak seni rahatsız ediyor mu?
– Çok üzücü… Daha hızlı tüketmemize sebep oluyor, ona üzülüyorum. Bir konsere gittiğinizde fotoğraf mı çeksen, sosyal medyada mı paylaşsan yoksa konseri mi izlesen karar veremiyorsun. Neden o konserdesin ki? İnsanların sırf bir şeyler paylaşabilmek, bir algı yaratmak için bunu yaptıklarını düşünüyorum. Bu kendin için değil, başkaları için yaşamak oluyor. İster istemez tembelleşiyoruz. Kendimi de yakalıyorum bazen. Bir şey bilmek istediğimde hemen cebimden telefonu çıkarıyorum. Tüm bunların insanlığımızı kaybettirdiğini düşünüyorum. Özellik A.I. (artificial intellegence yani yapay zekâ) ve Google’ın ürettiği Kuantum Bilgisayarı gibi şeyler beni çok korkutuyor. Geleceğimizin robotların elinde olmasını istemiyorum. Ben insanlarla muhatap olmak istiyorum. Marie Claire Man Kasım Sayısı