Başrollerinde sosyal medya fenomenleri Bilal Hancı, Fatih Yasin ve Atakan Özyurt’un yer aldığı aksiyon komedi filmi “Kafalar Karışık”ta 11 yıl sonra rol alan usta oyuncu Metin Akpınar’ın isyan ederek, “Çok ayıp.” dedi.
Başrollerinde sosyal medya fenomenleri Bilal Hancı, Fatih Yasin ve Atakan Özyurt’un yer aldığı aksiyon komedi filmi “Kafalar Karışık”ta 11 yıl sonra rol alan usta oyuncu Metin Akpınar’ın sette yapılan röportajı yayınlandı. Ünlü sanatçı, sosyal medyada isminin kullanılarak reklam yapılmasına isyan etti.
11 YIL ARADAN SONRA YENİDEN
Metin Akpınar, röportajında Türk Sineması’nın geldiği noktayı ve sosyal medyayı yorumlayarak, “11 yıl olmuş film çekmeyeli, araya diziler girdi ama uzun metrajlı film çekmemiştim.11 sene aradan sonra inşallah başarılı, keyifli bir film olur.Tempolu, dinamik bir senaryo, yönetmenimiz detaylı çalışıyor.Umarım şansı açık olur. Film yapanlar için değil, sanatseverler içindir. Bizden çıktıktan sonra artık onlar değerlendirecek.” ifadelerini kullandı.
“ERTEM EĞİLMEZ OKULUNUN ÖĞRENCİLERİYİZ”
Akpınar “Benim sinema geçmişim 1973’e dayanıyor” diyerek, “Ertem Eğilmez okulunun öğrencileriyiz. Biz oraya biraz gülmeceyi, mizahı götürdük, Ertem ağbi ve Sadık ağbi bize dramatik yapıyı, sinemayı öğretti ve iyi ürünler çıktı. Türk Sinemasının geçmişinde yoksulluklar içinde üretilmesi bakımından gerçekten büyük bir emek var, saygıyla karşılamak lazım. Fakat sermaye, teknoloji, labaratuar yokluğu bunlar çok büyük ciddi eksikliklerdi. Eşkiya ile beraber çağdaş teknoloji yakalanır gibi oldu.Dışarıya satışta belirdi. Çok olumlu bir gelişme ama sinema subjektif sinemaya kaydı. İyi yönetmenlerin hepsi aşağı yukarı bize özgeçmişlerini anlatıyorlar halbuki ben daha toplumcu yapılar daha Fransız, İsveç sineması gibi insan ilişkileri, psikolojik yapılar istiyorum. Mesela eskiden Mısır filmleri vardı. Şimdi İran onu yakalamak üzere.” dedi.
“5 MİLYON İNSAN SOKUYORLAR”
Akpınar sözlerine şu şekilde devam etti: “Bizim de zannediyorum o doğrultuda çalışma yapmamız lazım. Bir de çok film yapılması sayısal olarak çok iyi değildir. Esasında daha rafine daha kalite daha sanatsal kaygı içeren senaryoların yazılması ve onların çekilmesinden yanayım. Bizim sinemalarımızda son zamanlarda ödüllük filmler çekiliyor. Nispeten ağır tempolu, tek renkli filmler oluyor adeta. Ödül alıyor ama sinemaya kimse girmiyor. Bir de ödül amaçlı değil gişe amaçlı filmler çekiliyor. Onlar da sinemaya 3 milyon 5 milyon insan sokuyorlar. Fakat onlarda kalite ve sanatsal kaygı içermiyor. O yüzden ben bunun ikisinin ortasının yapılmasını istiyorum. Hem sanatsal kaygı içeren hem gişe endişesi olan hem de ödül almak üzere rafine işlerin olması Türk sinemasının geleceği açısından daha doğru olur diye düşünüyorum.”