Avusturyalı model Miranda Kerr, Orlando Bloom’dan olan oğlu Flynn ve nişanlısı Evan Spiegel’le kendi deyimiyle çok mutlu bir yaşam sürüyor. İşte Kerr’in mutluluğunu ELLE dergisiyle paylaştığı o röportaj.
Her zaman duygularınızla mı hareket edersiniz?
Her şeyin içten, gönülden gelmesi bence çok önemli. Sadece kafasını kullanan bir sürü insan var. Ben onlardan farklı olarak aklı bir kenara bırakıp her şeyi kalbimle yaptığımda kendimi iyi hissediyorum. Zor bir gün geçirsen bile donuklaşmamalısın. Çünkü o zaman kalp küçülür; onu daima açık tutmak ve büyümesine izin vermek gerekir. Bu şekilde insanlar enerjini fark edebilir.
Özel olarak bir çeşit enerjiye inanıyor musunuz?
Evet, ayın enerjisine inanıyorum çünkü bu gezegende meydana gelen birçok olay ona bağlı. İnsan bedeni yüzde 70 oranında sudan oluşuyor. Ay, okyanusları kontrol ediyor ve denizlerde gelgitleri etkiliyor. Açıkçası bunun bir ucu da bize dokunuyor. Ayrıca numeroloji ve astrolojiye de inanıyorum.
Sizi neler sakinleştirir?
Meditasyon. Ufak bir boşluk bulduğum her an ve günlük olarak meditasyon yapıyorum. Örneğin, eğer tuvalete gittiysem, kısa bir süreliğine nefes alıp vermeye yoğunlaşıyorum. Ama iyi olmama yardımcı olan şey aslında her Sabah 20 ve her akşam 20 dakika meditasyon yapmak. Ofisteyken ekibimle beraber üstünlük meditasyonu yapmayı seviyorum. Öğlen bir boşluk yaratıyoruz ve kolektif mantra’ları tekrarlıyoruz. Her kişi kendisiyle ilgili olanı söylüyor. Bu şekilde bir grup bağlantısı kurduktan sonra kendimize ve birbirimize daha yakın hissediyoruz ve çok daha iyi çalışıyoruz.
Çay da sizi rahatlatıyor… Bu röportajda bize hangilerini önereceksiniz?
Aslan dişi, ciğeri temizliyor ve yakın bir tada sahip olduğu için kahve yerine geçebiliyor. Ben bu çayı keçi sütü ve bir kaşık balla hazırlıyorum ve bir termosla işe getiriyorum.
Evdeyken mutfakta zaman geçiriyor musunuz?
Bayılıyorum. Çok rahatlatıcı bir aktivite, beni mutlu ediyor ama iş yüzünden sevdiğim şeyleri yapmaya pek vakit bulamıyorum. Tarifler için en taze malzemeleri aramayı ve etrafımdakiler için lezzetli yemekler hazırlamayı çok seviyorum: Yemeklerimi yiyen insanların tepkilerini görmek için yüzlerine dik dik bakıyorum (kahkaha atıyor).
Oğlunuz Flynn size mutfakta yardımcı oluyor mu?
Hayır, o yemek pişirmeyi sevmiyor. Sadece canı isterse yardım ediyor. O da ancak börek, pasta veya kurabiye yapacağım zaman. Yoksa yemek yemeye ve parmaklarını yalamaya bayılıyor!
Önerebileceğiniz tarif var mı?
Yemek pişirdiğim zaman iç sesimle hareket ediyorum. Özellikle salata veya sebze yemeği yapıyorsam spontane olmayı tercih ediyorum.
Hep yaptığınız en başarılı yemeğiniz hangisi?
Muhtemelen sarımsak, soğan ve limonlu, zerdeçallı tavuk rosto. Hindistancevizi yağı ekliyorum ve sekiz dokuz saat marine ediyorum. Ve her zaman serbest gezen organik tavuk tercih ediyorum. Tavuğu yavaş pişirdiğimizde, kemiklerdeki besleyici kısmından da daha çok yararlanmış oluyoruz.
Hazırlamayı çok sevdiğiniz bir tatlı da var mı?
Elmalı tart. Üstteki süsü, yani hamur şeritleriyle yapılan kafes kısmı için epey zaman harcıyorum. Hamurdan şeritler ve elmaları kesmek beni hayli oyalıyor. Evan’ın en sevdiği tatlı bu. Daha az yorucu olan cheesecake’imi de beğeniyor. Değerin zamanla ölçülmediğini, yaptıklarının aşkla yaparsan değerli olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden yemek pişirirken mutlu hissediyorum, bu sonuca da olumlu yansıyor… İnsan olarak hepimiz bir şekilde birbirimize bağlıyız, içine aşk katılarak pişirilmiş bir yemeği denediğinizde kendinizi harika hissedersiniz. Flynn benim pişirdiğim bir şeyi yerken bana “Aşkı hissedebiliyorum annecim” diyor (gülüyor).
Özel olarak organik ürünleri mi alıyorsunuz?
Yüzde 80 oranında evet, geri kalanı için öyle bir şartım yok. Eğer seyahat ediyorsam yerel malzemelerle yemek yapıyorum. Bu ruhumu da çok iyi geliyor.
Flynn’in doğumu 27 saat sürdü. Doğuma dair neler hatırlıyorsunuz?
Ağrıyı durdurmak için ilaç almayı reddettim. Sonuç olarak doktorlar bana doğumu yaptırmak zorundaydı. Ve o kadar saatten sonra bebeğin artık çıkması gerekiyordu. Flynn 4,5 kiloydu!
Onu ilk gördüğünüzde aklınızdan neler geçti?
Büyülü bir andı. Parmağını uzattı, onu tuttum. O saniyeden itibaren ona tamamen bağlanmıştım.
Tam adı Flynn Christopher. Chris, 16 yaşında ölen ilk sevgilinizin de ismi, değil mi?
Chris öldüğünde ona bir mektup yazdım ve mezar taşının üstüne bıraktım. O mektupta, ilk çocuğum olduğu zaman onun adını vereceğini yazmıştım. Bunu Orlando’ya anlattım. O da bana anlayış gösterdi, bunun gerçekten de çok cool olduğunu, bunu yapmam gerektiğini söyledi. Kendimi hala Chris’in ailesinden biri gibi hissediyorum. Onları kendi ailemi düşündüğüm gibi düşünüyorum.
Sizi güçlü kılan olay neydi?
Erken yaşlarda hayatın değerli ve kırılgan olduğunu anlıyorsunuz. Bir köşede oturarak bir yere varılmadığını ve hayatınızda olan insanlara onları sevdiğinizi söylemek, duyguları susturmamak çok önemli. Her gün kendinizin en iyi arkadaşı olmalı ve mutlu olmak için başka bir kişiye ihtiyaç duymamalısınız. İlişkimde mutluyum, çünkü mutluluk veriyorum. Ve eğer eşim mutluysa bu bana da yansır.
‘Bir akşam yemeğinde’ deyip dursam cümleyi nasıl tamamlarsınız?
Evan’la tanışmıştık… Yan yana otururken bana ‘Çok tatlısın’ dedi. Bir süre arkadaş kaldık… Aslında ilk kez öpüşene kadar.
İlk öpücük nasıldı?
‘Aramızdaki bu çekim büyü gibi’ diye düşündüm. Hayatımın ilk öpücüğüymüş gibi hissettim. Çok aşığım.
Evan Snapchat’in kurucusu. En sevdiğiniz sosyal medya uygulaması bu mu?
Evet ama onun yüzünden değil (kahkaha atıyor). Her gün Snapchat’i kullanıyorum, çünkü verdiği hizmeti seviyorum. Bence çok kullanışlı, güncel, her şeye bağlı olmanın spontane bir yolu. “Discover” özelliği etrafında olan biten her şeyi görmeni sağlıyor.
En sevdiğiniz emoji’ler hangileri?
Köpekli olan. Çok eğlenceli! Kelebekleri de seviyorum.