Geçtiğimiz gün tüm dijital platformlarda yayınlanan teklisi “Evde Kal, Güvende Kal” şarkısıyla gündemde olan ünlü şarkıcı Tarık Sarzep, projesinin hikayesini anlattı.
Geçtiğimiz gün tüm dijital platformlarda yayınlanan teklisi “Evde Kal, Güvende Kal” şarkısıyla gündemde olan ünlü şarkıcı Tarık Sarzep, projesinin hikayesini Fenoreporter’a anlattı. Son dönemde corona virüsü sebebiyle herkesin evde kalmak zorunda olduğu bir dönemde yayınladığı tekli çalışması “Evde Kal, Güvende Kal” şarkısıyla gündemde olan ünlü şarkıcı Tarık Sarzep, projesinin hikayesini anlattı.
Tarık Sarzep Kimdir ve nerelidir ? Kısaca sizi tanıyabilir miyiz ?
“Sivas’lı bir ailenin 5’inci ve son çocuğuyum. Almanya’da doğdum ve büyüdüm. 2 yaşımdan beri görme engelliyim. Standartları pek sevmem. Zekiyim ve hayatta herşeyi sorguladığım olmuştur, kendimi de. İnsan psikolojisini merak ederim. Neyi neden hangi şartlarda yapıyoruz gibi sorularla çok uğraşırım. Duygusalım, azimliyim, yerine göre asiyim ve istemediğim ya da ikna olmadığım şeyi yapmam kolay kolay. Koruyucu kollayıcı bir kişiliğe sahibim. İki dünyam vardır: dışarıya karşı pozitif ve olumlu, güçlü ve sorumluluk almaktan korkmayan, iç dünyamda kırılgan, düşünen ve sürekli kendiyle muhasebe içinde olan. Sanat adına yapılan şeyleri çok severim ve önemserim. Çok da felsefi şeylerle uğraşırım.”
Müzik sizin için ne ifade ediyor? Müziğin hayatınızdaki yeri nedir?
“Müzik küçük yaşımdan beri her günümde sürekli var olan bir nimet. Gerek dinleyici yani tüketici olarak, gerek yaratıcı kimliğimle her daim günümü belirler. Sürekli kafamda dolaşan bir melodi ya da şarkı sözleri vardır, bazen başkalarına ait, bazen kendi yaptıklarım ya da gelecekte yapacak olacağım. Gözleri görmeyen biri için belki de sınırsız ilerleyebileceğim yegane alandır belki de çünkü söz yazmak ve şarkı bestelemek için ruh ve kulak gerekiyor.”
Sizi en çok kim dinliyor ?
“Güçlü ve duygulu vokal dinlemeyi seven herkes dinler. Biraz tabii müzik tarzı bağlamında fark edebilir fakat farklı projelerimle farklı kesimlere seslenebileceğimden eminim. Autotune trendinden hoşlanan ve onu yorumcunun kendi sesi zannedenler belki benim kıymetimi anlamaz.”
Single şarkınız ‘Evde kal, güvende kal’ hikayesinden kısaca bahseder misiniz?
“İçinde bulunduğumuz süreçte evde kalmanın gerekli olduğunu en iyi nasıl işlerim diye düşündüm. Stüdyo yok, gidemiyorum. Evden nasıl üretmeye devam edebilirim diye kafa yormaya başladım ve elimdeki imkanları değerlendirmek mantıklı geldi. Şarkıyı yazdım ve cep telefonumla vokalleri birçok kez kayıt ettim. Daha sonra müziğin altyapısıyla birlikte vokalleri stüdyosu olan bir arkadaşa yolladım. Ardından Whatsapp üzerinden birkaç saat görüşerek “şu kısmını al, şurasını kes, bunu şurada daha güzel okumuşum” gibi müdaheleler ederek bu halini aldı şarkı. Madem herkese evde kal, güvende kal diyorum, benim de kayıtları evden yapmam tutarlı olur değil mi ? Şarkının klibi de zaten evde geçiyor. Başında yer alan çocuklar ise Almanya’da yaşayan yeğenlerim. Şarkım direkt olarak özellikle gençlere sesleniyor. Kısmen nasihat, kısmen uyarı, vicdana sesleniş ve en önemlisi umut sözleri içermekte.”
Örnek aldığınız bir sanatçı var mı?
“İşini seven, kendini yenilemek için uğraşan, gerekli disiplini gösteren herkese sonsuz saygım vardır ve örnek alırım. Piyasa bağlamında bilindik biri ya da şöhret olması gerekmiyor. Belki yıllarca uğraşıp piyasada bize dayatılan yeteneksiz kişilerden çok daha fazla yaratıcılardır ama seslerini duyuramamışlardır. Ben yine de onların azmini örnek alırım. Söylediğim sadece sanat ve yaratıcılık bağlamında geçerlidir. Yaşam tarzı, görüşleri, fikirleri ile ilgili kimseyi örnek almam, çünkü ben benim ve benim yaşam şeklim ve kararlarım benim hayatıma göre ve benim perspektifimden bakıldığında doğrudur. Sanatçılar da iyi huylarıyla, kötü huylarıyla insandır ve sanat konularında yeteneklilerdir. Gerisi beni ilgilendirmiyor.”
Bugüne kadar yapmak isteyip de yapamadığınız bir şey var mı?
“Birçok ülkenin özellikle başkentlerini gezme şansım oldu, daha da çok gezmek istiyorum. Hayat bir yolculuk ise, ben bu yolculuğu en görkemli istasyonlarıyla yaşamak istiyorum. Bu kendim için olan kısmı. Ben çocukları ve gençlerle olmayı çok seviyorum. Yaşlı insanlarla da vakit geçirmeyi severim ve onlardan birşeyler öğrenmeye gayret ederim. Ama çocukları ve gençleri güzel bir dünyada yaşatmak için katkı sağlamak isterim. O kadar çok çocuk var ki ailesinden onay görmeyen ya da hatta şiddet ve canilik gören. Onlara kendilerine inanmalarını sağlayacak, özgüven verecek ve kendilerini sevmeyi aşılayacak girişimlerde bulunmak istiyorum.”
Müzikle ilgili hayaliniz nedir?
“Daha fazla tarzlarda şarkı üretmek ve söylemek istiyorum. Birbirinden farklı projelerde yer almak istiyorum. Hem batı müziğinden hem Türk müziğinden etkilenmiş ve bu etkileri içinde harmanlamış biri olarak birgün dev bir orkestrayla kafama göre Alaturka ile batıyı bir arada seyircilere sunmak istiyorum.”
Neden pop müziğini seçtiniz ?
“Özellikle pop müziğini seçmedim. Ben içimden geleni yapıyorum. Bazen ortaya pop çıkıyor, bazen Arabesque, bazen jazz ya da r&b. Müziğimle popüler olmak isterim ama pop müzik başka birşey. Ben sınır koymuyorum kendime. Beni yapımcılar da bu yüzden pek sınıflandıramaz ve o nedenle çok sıkıntı çekmişimdir çünkü yaptığım bir şarkım ötekine benzemez. Seni bir ürün gibi pazarlamak isteyenler ama bir tarz isterler. “Evladım sen necisin ? Popçu mu türkücü mü” meselesi. Ben müzik yapıyorum. Şarkım kendi kriterlerine göre kaliteli mi değil mi, mühim olan budur. Son şarkım mesela r&b, gayet batı, biraz rap içeriyor, ki ben kendimi rapçi olarak görmüyorum ama bu ögeleri kullanmam anlamına gelmez. Şarkıya yakışmış mı yakışmamış mı bunu konuşabiliriz.”
Geçmiş yıllarda Barış Manço, İlhan İrem, Erkin Koray gibi sanatçılar artık son yıllarda çıkmıyor. Bunun sebebi sizce nedir?
“Her dönemin kendine has trendi ve ruhu var. Şarkılar ve gündemde olan konular etkileşim içindedir. Sadece Barış Manço, Erkin Koray değil, bir Sezen Aksu da, Nilüfer de gelmez. Ama bundan 20 yıl sonra bir Buray’ı da ya da, bir Ezhel’i de bulamayız büyük ihtimalle. Kimse kalıcı değil, kimileri az kalır, kimileri biraz daha uzun ama neticede değişecektir algı ve gereksinim.”
Müziğinizde özellikle belli bir kesime mi hitap ediyorsunuz, hitap ettiğiniz kesimi nasıl değerlendirirsiniz?
“İstisnalar dışında genelde benim dinleyicilerim 25 yaş üstü. Ama onun dışında pek de belirleyemem. Şarkının tarzına ve mesajına göre değişiyor. Ben aynı kişiyim, verdiğim canlı konserlerde benden yaşça büyük olan da gelir tebrik eder, yaşıtım da, benden küçük olanlar da.”
Müzik hayatınızda ileride kendinizi nerede görmek istersiniz?
“Kafamda “şunu da yapsaydım” ya da “bu tarzı da yapmak isterdim” dememek en önemlisi benim için. Çocukken beklentilerim çok büyüktü. Ben de dünya starı olmak isterdim. Zamanla bunun bir piyango olduğunun farkına vardım ve beklentilerim küçüldü. Türkiye’nin starlarından olmak isterim dedim. Bir zaman sonra yine indirgedim. Şimdi ise “müzik ile hayatımı kazanayım ve başka birşey yapmak zorunda olmayayım yeter bana” diyorum. Bana sadik bir kitlem olsun ve beni idare etsin yeterlidir.”
En çok kiminle sahne almak ya da düet yapmak isterdiniz?
“Eskiden somut isimler vardı. Tarkan ile “Unut beni” isimli şarkıyı, George Michael ya da Elton John ile “Don’t Let The Sun Go Down On Me” söylemek isterdim. Şimdi daha geniş bakıyorum ve müziğe kalite ve yeni soluk veren sanatçılarla sahne paylaşmak isterim, uyruğu ne olursa olsun. O kadar deli müzisyenler var ki, sahnede mucizeler ortaya koyuyorlar. Onlarla bir projeye imza atabilmek beni mutlu eder.”
Gerçek mesleğiniz nedir ve sanatçı ruhunuzu nasıl bütünleştirdiniz?
“Mesleğim çevirmenlik yani mütercimlik. Anadillerim olan Türkçe ve Almancanın yanısıra İngilizce ve Fransızca da konuşuyorum ve bu dillerle çalışıyorum. Fakat, bu çok önemli, bir mantık işi varken bir de gönül işi vardır. Mantık işim çevirmenlik, gönül işim müzik.”
Ülkemizde müzik sektörü sizce iyiye mi yoksa kötüye mi gidiyor?
“Müzik değişiyor. İyiye ya da kötüye gidiyor demek sadece kendi gözünle bakmak demek. Benim haddime düşmemiştir bunun kararını vermek. Birşeyler değişiyor evet. Ama seçenekler de çoğalıyor. Herkes kendini bulduğu müziği dinliyor.”
En sevdiğiniz yemek ?
“İyi baharatlanmış, acı terbiye edilmiş ve güzelce fırında ya da mangalda kızarmış tavuk. Buna şarkı da yaptım. Yakınlarım bilir. Henüz çıkarmadım şarkıyı. Belki bir Tavuk lokantasının reklam spotu olur ”
En sevdiğiniz film ?
“Eskiden daha çok film takip ederdim. Şu an nedense çok ilgimi çekmiyor. Arada çocukluğumdaki filmleri ya da dizileri yeniden izliyorum. Bu konuda biraz gerideyim. Ama bir filmde ya da dizide bana yakışan otantik bir rol üstlenmek isterdim. En azından denemek.”
En son okuduğunuz kitap ?
“Çok okurum, bazen peş peşe, bazen paralel birkaç kitap okuduğum olur. En son hangisiydi söyleyemem çünkü yalan olmasın. Harbi şu an hatırlamıyorum.”
En çok hangi ülkeyi görmek isterdiniz ?
“Ülke değil de kıta olarak Afrika’ya henüz gitmedim. Bende geniş alan korkusu var, yani agorafobi. O olmasa daha da doğayla iç içe olmak isterdim ama ben böyle yapıda değilim.”
Corona Virüs’ü yenmek adına en etkili yöntem sizce nedir ?
“Bildiğim kadarıyla öz hijyene dikkat etmek, elleri yıkamak, insanlara fiziki mesafeyi korumak, en iyisi bir süre daha “evde kalmak, güvende kalmak”.