Ankara’da yaşanan yoğun yağış ve sel baskını sonrası yaşanan felaketin ardından Türkiye Komünist Partisi Ankara İl Örgütü bi açıklama yayımladı.
“Kent planları gözlerinin gördüğü tüm arazilere bina diken müteahhitlere, yeşil alanlarımız ithal ettikleri bitkileri belediyeye satan komisyonculara, yapım işleri belediyenin kapısında yatan ihale peşinde koşan patronlara teslim edilmiş durumda.” denilen açıklamada belediye yönetimlerinin ranta dayalı anlayışına son verilmesi gerektiği ifade ediliyor ve bu felaketlerin yaşanmaması için gerekli maddeler alt alta sıralanıyor.
“Ankara’yı kim yönetiyor?” başlıklı açıklama şöyle:
Ankara iki gündür süren yağışlar sonucunda sele teslim oldu. Üç yurttaşımız hayatını kaybetti, iki yurttaşımız kayıp, onlarca yol devrilen ağaçlar nedeniyle kapandı, çatılar uçtu, kentin bir çok yerinde su baskınları yaşandı. İki gündür yaşananların ardından bugün yine yağış gerekçesiyle okullar bir gün süreyle tatil edildi.
Halk tüm bu yaşananların sorumlusunu ararken, doğal olarak akla ilk olarak belediye başkanlarının adı geliyor. Evet, bu rezaletin baş sorumlularından biri belediye başkanlarıdır.
Fakat şu soruyu sormadan edemiyoruz: Belediyeleri belediye başkanları mı yönetiyor?
Ülkemizde çok az sayıdaki halkçı belediyecilik örneğini bir kenara bırakırsak; isimler değişse de, düzen partilerinin adları değişse de değişmeyen şey yerel yönetim anlayışı oluyor.
Ulaşım hizmetleri oturduğu yerden para kazanan bir avuç hat zenginine, kent planları gözlerinin gördüğü tüm arazilere bina diken müteahhitlere, yeşil alanlarımız ithal ettikleri bitkileri belediyeye satan komisyonculara, yapım işleri belediyenin kapısında yatan ihale peşinde koşan patronlara teslim edilmiş durumda.
Tüm bu tabloda altyapı hizmetleri ancak yaşanan felaketlerle birlikte gündem oluyor. Bu başlıkta atılacak adımın içeriği, kapsamı ve teknik özellikleri değil, hangi patrona ihale edileceği birinci öncelik maddesi oluyor.
Ankara’da iki gündür yaşanan sel felaketinin tek sebebi budur: Kentimiz yıllardır patronlar ve onların temsilcileri tarafından yönetilmektedir.
TKP halkımızı bu rant düzenine karşı mücadele etmeye çağırıyor. Kentlerimiz merkezi bir plan, akıl ve bilimle yönetilebilir. İnsanca yaşayabileceğimiz, sağlıklı konutlar ve her yağışta sel felaketiyle karşılaşmadığımız kentleri yaratabiliriz.
Yaşanan tüm bu felaketlere son verebiliriz.
Bunun için:
– Tüm belediye yatırımları kamu eliyle gerçekleştirilmeli, belediye hizmetlerinin ihale edilmesi yasaklanmalı, belediyelerin teknik yetersizlikleri giderilmeli, personel alımı yapılmalıdır.
– Kentlerimiz merkezi planlamayla bilimsel ilkeler ışığında planlanmalıdır. Kent planları halkımızın temel ihtiyaçlarını karşılamak için, çevre, doğa ve tarih ile uyumlu bir şekilde yapılmalıdır.
– Konut üretimi devlet eliyle yapılmalı, hiçbir sermaye çevresi konut üretiminden rant sağlamamalıdır.
– Belediyeleri mahallelerden örgütlenmeye başlayan kent meclisleri yönetmelidir.
– Belediyeler, kamu yatırımları ile birlikte, halkın, kentin ve çevrenin tüm ihtiyaçlarını karşılayacak kurumlar haline getirilmelidir.
Ankara’yı ranta teslim eden Melih Gökçek’le, Gökçek’in açtığı yolda yürümekten hiç sakınmayan Mansur Yavaş’la; patronlara hizmet etmek için yarışan düzen siyasetçileri ile buraya kadar!
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı