ABD’de 6 Ocak 2021’deki Kongre baskınıyla ilgili Temsilciler Meclisinde kurulan 6 Ocak Soruşturma Komitesi tarafından mahkeme celbiyle ifadeye çağırılan eski Başkan Donald Trump’ın ifade vermeyi reddettiği duyuruldu.
ABD yakın tarihine damga vuran 6 Ocak Kongre baskınının üzerinden 1 yıl geçmesine karşın Amerikan kamuoyu halen baskını tartışmaya devam ediyor. Kongre baskınıyla ilgili Temsilciler Meclisinde kurulan 6 Ocak Soruşturma Komitesi, eski Başkan Donald Trump’ın ifade vermeyi reddettiğini belirtti.
Komitenin Twitter hesabından yapılan açıklamada, “Eski Başkan Trump, Seçilmiş Komitenin, ifade vermesi için gelmesini gerektiren mahkeme celbine uymayı reddetti. Avukatları, ifade verme konusunda herhangi bir anlaşma yapma girişiminde bulunmadı.” denildi.
‘AMERİKAN HALKINA CEVAP VERMEKLE YÜKÜMLÜ’
Trump’ın, 2020 başkanlık seçimlerini bozmak ve yetki devrini engellemek için plan yaptığı savunulan açıklamada, “O, Amerikan halkına cevap vermekle yükümlüdür. Komite, bu davada sonraki adımları ve eski Başkan’ın itaatsizliğini değerlendirecektir.” ifadeleri kullanıldı.
MAHKEME CELBİYLE İFADEYE ÇAĞRILMIŞTI
ABD Temsilciler Meclisi 6 Ocak Soruşturma Komitesi, 13 Ekim’deki oturumunda, eski Başkan Donald Trump hakkında, Kongre baskını konusunda ifade vermesi için celp çıkarmıştı.
Komite, Trump’ın avukatlarından, 14 Kasım’a kadar eski Başkan’ın yeminli ifadesiyle, Kongre üyeleri ve aşırılık yanlısı gruplar arasındaki kişisel iletişimler de dahil olmak üzere bir dizi ilgili belge talebinde bulunmuştu.
Trump ise 12 Kasım’da avukatları aracılığıyla, Komitenin mahkeme celbini engellemek için federal mahkemeye başvurmuştu.
Başvuru dilekçesinde, “Trump, ABD’nin eski Başkanı olarak, Kongre önünde ifade vermeye zorlanmak konusunda mutlak dokunulmazlığa sahiptir. Trump’a verilen mahkeme celbi, yürütme organına haksız yere izinsiz müdahale kapsamında, geçersiz, yasa dışı ve uygulanamaz olarak değerlendirilmelidir.” ifadeleri yer almıştı.
Kongredeki komitelerin ifade çağrısına icabet etmemek suç sayılıyor.
6 OCAK 2021’DE NELER OLDU?
ABD’de 3 Kasım 2020’de yapılan ve Demokrat Joe Biden’ın zaferiyle sonuçlanan başkanlık seçimleri, “son yıllarda yapılan en tartışmalı seçimler” olarak tarihe geçti.
Dönemin ABD Başkanı ve Cumhuriyetçi adayı Donald Trump, daha seçim gerçekleşmeden önce seçimlerde “hile” yapılacağı, posta yoluyla kullanılan oyların “manipüle” edildiği iddialarını ortaya attı. Trump yanlıları da zamanla bu iddiaları savunmaya başladı, seçimin ardından özellikle kritik eyaletlerin başını çeken Pensilvanya’da oyların günlerce sayılamaması ve seçim sonuçlarının gecikmesi ise bu tartışmaları alevlendirdi.
Biden’ın zaferi 7 Kasım’da ilan edilse de Trump ve ekibi, seçimlerde hile olduğu iddiasıyla birçok eyalette hukuk mücadelesi başlattı. Trump, gerek sosyal medyada gerekse mitinglerinde 3 Kasım seçimlerini “çalınmış seçimler” olarak nitelendirdi.
Sıra seçimlerin 6 Ocak 2021’de Kongre tarafından tasdikine geldiğindeyse ABD siyasi tarihinin akıllardan silinmeyecek anları yaşanmaya başladı.
Trump, 6 Ocak sabahı Kongre oturumu başlamadan önce Beyaz Saray önünde destekçilerine hitap edeceğini duyurdu ve bunun ardından ABD’nin birçok eyaletinden Trump destekçileri, başkent Washington DC’ye geldi.
On binlerce Trump yanlısı, Beyaz Saray önündeki “National Mall” isimli alanı doldururken, “Proud Boys” başta olmak üzere aşırı sağcı gruplar da aynı saatlerde Kongre önüne gitmeye başladı.
Trump, Beyaz Saray önünde yaptığı konuşmada, başkanlık seçimlerinde yenilgiyi kabul etmeyeceğini ve mücadeleyi bırakmayacağını söyleyerek, destekçilerini “Kongreye yürüyerek seçimleri barışçıl ve vatansever şekilde protesto etmeye” çağırdı. Trump’ın konuşmasının sonlarına doğru ise Kongrede gerilim tırmanmaya başladı. Bir grup, barikatları yıkarak Kongreye girmeye çalıştı, polis ilk grubu geri püskürttü ve takviye istedi.
Saatler 13.45’i gösterdiğinde Kongre polisi, “baskın alarmı” verdi. Trump destekçilerinin Kongre içine girdiği ve polisin biber gazıyla müdahale ettiği anlar, sosyal medyada paylaşılmaya başlandı.